Üniversiteden beri beraberlerdi. Hakan işletme okuyordu tanıştıklarında, Esra ise hukuk. Hakan mezun olduktan sonra evlenmeye karar verdiler, Esra'nın okulu hala devam ediyorken, ama delice aşık olmuşlardı birbirlerine ve beklemenin gereği yok diye düşünüyorlardı. Aile arasında, sade bir nikah merasimiyle evlendiler, enerjilerini ve paralarını düğün ve ev masraflarına ayırmak istemiyorlardı.
Beş sene sonra , ikisi de artık mesleklerinde başarılı birer bireydi. Hakan, büyük bir reklam ajansında ortak olarak çalışıyordu, Esra ise, saygı duyulan bir avukat olmuştu ve bir hukuk bürosunda çalışıyordu. İkisi de iyi kazanıyordu, yüksek yaşam standartlarını tutturmaya yetecek seviyedelerdi. Buna rağmen hala çocuk sahibi değillerdi, bir noktada, onun planını da yapıyorlardı aslında ama kariyerleri birinci sırada geliyordu. Yine de, otuz dört yaşındaydı artık Esra ve, biyolojik saati, ona artık zamanın geçmekte olduğunu hatırlatıyordu. Ne yazık ki, bir şekilde, hep erteliyorlardı bunu. Aslında, Hakan da çocuk istiyordu ama, asıl korkusu, çocuk yapmak değil, yoğun hayat şartlarında, çocukları için nasıl zaman ayıracaklarıydı.
Sorsan, ikisi de evliliklerinin yolunda gittiğini söyleyeceklerdi. Ama, bu cevap, halının altına süpürülmüş, gerçek duyguları gizliyordu. Konforlu yaşamlarına bakınca göremediğiniz, çok daha derinlerde saklı bir gerçek vardı..birşeyler eksikti. Yıllar yılı, iki profesyonel, kariyer odaklı insanın stresi, birbirlerini, git gide daha az zaman ayırmakla sonuçlandırıyordu ilişkilerinde. Cinsel ilişki, rutin haline gelmişti, hatta sıradanlaşmıştı. Seks, ikincil plana atılmıştı, ve birkaç haftada bir, eğer ikisi de yorgun değilse, çabucak yapılıp biten bir faaliyet olmuştu sadece.
Cinsel hayatlarındaki bu acınası durum, akıllarının bir köşesinde duruyordu hep, ama ikisi de bu konuyu konuşmak için rahat hissetmiyordu kendini..Esra, yetişme tarzından ve karakterinden dolayı, seks konusuna girmeye çekiniyordu, Hakan ise, karşılaşacağı tepkiden çekiniyordu. Sonuç olarak, aralarında, duygusal bir duvar inşa etmişlerdi resmen, ve ikisi de, duvarın diğer yanında hapsolmuştu sanki. Öyle bir noktaya gelmişlerdi ki, ikisi de, bir diğeri için, seksin artık çok da önemli bir şey olmadığını düşündüğünü sanıyorlardı.
Günlerden cumaydı, ikisinin de işten erken geldiği nadir günlerdendi. Oturma odasında kitap okuyordu Hakan, Esra ise, elinde bir dava dosyası ile salona gelmişti. Hakan, kafasını kaldırıp, eşine bir gülücük attı, yanından geçerken. Saçlarını at kuyruğu yapmıştı, üstünde ise rahat bir tayt ve sweat vardı. Makyajsız ve taytla bile, yeterince seksi olmayı beceriyordu, son zamanlarda biraz kilo almıştı ama hepsi de doğru yerlere gitmişti vücudunda, orantısal olarak, hala mükemmel bir fiziği vardı. Zaten, hep, biraz cılız görmüştü eşini, tanıştıklarından beri, düzenli olarak spor yapmaya çalışıyordu Esra. Spor salonuna düzenli olarak uğramasının getirisi, sıkı bacakları ve muhteşem, kıvrımlı bir popoydu.
Önünden geçerken, üstündeki bol sweatten, sallanan memelerini fark edebilmişti, sutyenini çıkarmıştı her zamanki gibi. Karşılık olarak, uzandı ve, kalçasının bir yanağını sıktı eliyle, karısı ciyaklar gibi bir ses çıkardı.
''Bu akşam canın oyun oynamak istiyor sanırım Hakan,'' dedi, sevecen bir gülümsemeyle.
Çabucak davranıp, uzandı ve Esra'yı kucağına çekti kaçamadan yanından, ağzından bir ciyaklama sesi daha duyuldu. '' Senin hatan, yanıma bu kadar seksi biçimde gelmeseydin,'' dedi ve tutkulu biçimde öpmeye başladı karısını. Diliyle, dudaklarını aralayıp, ağzının içine girmeye çalışırken, elini de, alttan sokmuş ve memesine ulaşmıştı, okşamak için.
Esra, nazikçe ama kesin bir hareketle, elini tutup çekti Hakan'ın. '' Pijamalarımla bile seksi olduğumu düşündüğüne göre, gerçekten azdın sanırım,'' diye seslendi eşine. Biraz cansız duruyordu yine de. Sonra, Hakan, meme ucunu avuçlayıp, parmaklarıyla sıkmaya başlayınca, inlemeye başladı. Yarına yetiştirmesi gereken işleri olduğunu biliyordu, bu dosyaya mutlaka bakmalıydı. '' Hakan, yapmam gereken işler var!'' diye yakındı, elini tuttu ve memesinden uzaklaştırdı.
Hakan'ın yüzündeki gülümseme kaybolmuş, yerine asık bir surat gelmişti. '' Ne zaman meşgul olmadın ki zaten!'' dedi gizlemeye gerek görmediği bir sinirle.
'' Bu ne demek şimdi?'' diye sordu Esra, ayağa kalkarak.
'' Şu demek oluyor, artık eğlenmek için hiç vakit ayıramıyoruz.''
Esra bir şey söyleyecek oldu, ama sonra durdu. Ne yazık ki, haklıydı kocası. Tekrar Hakan'ın kucağına oturdu ve, '' Sanırım haklısın, ikimiz de çok meşgulüz. İşin aslı, son zamanlarda ben de bundan rahatsız oluyordum. Sanki herşeyi bir acele ile yapıyoruz.'' dedi.
Kucağında yayıldı, rahat edebilmek için kocasının,'' Ama bunu aşmak için ne yapabiliriz, gerçekten bilmiyorum..''
'' Ben de bilmiyorum,'' dedi Hakan, gerçek duygularını gizleyerek, aralarındaki duvara, bir tuğla daha koymuştu. Ya da siktir et, diye düşündü, artık konuşma zamanı gelmişti. '' Esra, bir şeyler yapmalıyız ya da korkarım, birbirimizden kopmaya başlayacağız.''
'' Birbirimizden koptuğumuzu mu düşünüyorsun?'' diye sordu, şoke olmuş halde.
'' Bazen, evet! Konuşacak bile vakit bulamıyoruz ki kendimize, bırak seks yapmayı..Çok da uzun olmayan bir süre öncesine kadar, uzun uzun sohbet edebiliyorduk..ve, hatta...saatlerce sevişebiliyorduk.''
'' Evet, hatırlıyorum,'' derken iç geçirdi Esra.
'' Birbirimize ayıracak vakit yaratmalıyız.''
Sonra, internette okuduğu bir itiraf geldi aklına. İlişkileri hakkında düşünürken, bazen itiraf sitelerine girip, benzer sıkıntıları yaşayan çiftlerin yorumlarına bakardı. Esra ona hak vermeyebilirdi ama kaybedecek bir şeyi de yoktu. '' Bir yazı okumuştum internette, evliliklerini canlandırmak isteyen bir çiftin deneyimleri hakkında. Aslında, cinsellikle ilgiliydi, yani, eminim hoşuna gitmeyecek.''
'' Ne demek, cinsellikle ilgiliyse hoşuma gitmez? Ben seksi severim.''
'' Sever misin?'' diye sordu Hakan, ironi yapıyordu.
'' Seksten hoşlanmadığımı düşündüren ne ki sana?'' diye sordu Esra, savunmaya geçerek.
'' Çünkü sen rahi...'' Hakan ona rahibe gibisin diyecekti ama daha büyük bir tartışmaya yol açacağından korktuğu için sustu. Zaten, ince bir buz tabakasının üstündeydiler ve her an kırılabilirdi.
Doğrusu, onun gerçekten soğuk olduğunu düşünüyordu. Onu gören, seksiliğin vücut bulmuş hali olarak görür, uzun boyluydu, sarışındı, muhteşem hatları olan bir fiziği vardı ve memeleri de taş gibiydi. Ama, kapalı kapılar ardında, seksilikten eser yoktu. Yatak odasında durum iç açıcı değildi Hakan için. Sadece belli günlerde, oral seks yaptığı oluyordu, ve kendisine yapılmasından da hoşlanmıyordu. Bunun hakkında konuşmuyorlardı bile. Anal seks konusu ise, açılması bile tabu olan bir konuydu. Bir keresinde, bunu sapıklık olarak gördüğünü söylemişti.
'' Rahibe gibi miyim?'' diye çıkıştı Esra.
'' Öyle söylemek istemedim,'' dedi Hakan.
'' Evet ama dedin!''
'' Tamam..dedim.. Çünkü, öylesin işte!''
Esra, tekrar ayağa kalktı, yüzü kıpkırmızı olmuştu. '' Yani, rahibe olan benim. Peki, şirket partisinde kısa etek giymek istediğimde olanlar? Neredeyse kalp krizi geçiriyordun. Sonra, Gizem ve Timur'la beraber tatile gittiğimizde, bikini giymeme bile katlanamaman arkadaşının yanında? Ben giymek istedim ama sen mayo giymem için baskı yaptın. Şimdi ben mi rahibe oluyorum!''
'' Bak bu elbise ya da bikini ile alakalı değil tamam mı,'' dedi Hakan, sinirli olsa da cevap verecekti karısına. '' Bu yatak odamızla alakalı. En son ne zaman sen...sen...ya, neyse, boşver gitsin,'' dedi, kendisi de kızmıştı.
Esra sinirden deliriyordu şimdi. Konuşamayacak kadar kızmıştı. '' Tamam, ben de konuşmak istemiyorum zaten!'' Odadan bir hışımla çıktı.
Hakan cevap verecekti ama susmaya karar verdi. İkisi de sinirliyken, konuşmanın bir faydası olmadığını bilecek kadar tanıyordu onu. Duvar git gide büyüyordu. Kitabını eline aldı ve okumaya devam etmek istedi. İşe yaramıyordu. Aklı, sıklıkla, yasak düşüncelere dalıyordu bir süredir.
Hayal dünyasında, yatakta çıplak yatarken izliyordu karısını. Bir adam vardı yanında, ama kendisi değildi bu. Öpüşüyorlardı ve memelerini elliyordu adam. Yabancının karısını öpmesiyle, Hakan'ın aldığı zevk çoğalmaya başlamıştı, sonra, elini eteğinin altına soktu. Zıpladı yerinde, ve iç çekti, kalçalarını bastırdı aşağıya adam Esra'nın, karısına zevk vermek istiyordu. Dumanlı bir hayal dünyasında, karısı bacaklarını aralıyordu, açıyordu kendisini bu yabancıya. Parmaklarını içine sokmasına izin veriyordu.
'' Tatlım, konuşabilir miyiz?''
Hakan yerinden fırladı.