← Ana Sayfaya Dön

MİNYON KIZ

📌 TÜRBANLI

Patron beni katalog hazırlama görevini vermişti. Ürünleri sen tanıyorsun artık, kataloğu da sen yaptır. Ben de grafiker araştırdım, telefonla biriyle anlaştık. Sesi yumuşak ve kibar konuşan bir kızdı. Önce yapacağımız işin taslağını mail ile gönderdim. Tabii mail ile istediğim şeyi anlayamadı. Bizde yüzlerce ürün var, sınıflandırmak lazım, bir de yanlış bilgi olmaması lazım. Ben de kalktım, çalıştığı yere gittim. Dilara Hanım'la görüşeceğim dedim. Köşede bilgisayarında çalışan minyon, türbanlı bir kızı gösterdiler. Şaşırdım tabii. Tamam, türbanlı çalışan kız çok ama, bizim sektör genelde erkek ağırlıklı olduğu için şaşırdım. Tanıştık, ilk intibamda şaşırdığımı farketti. Ben de mesafeli davrandım tabii ki. Neyse, yanına sandalyeyi çektim, istediklerimi tek, tek anlata anlata yaptırmaya başladım. Bu arada, küçük eli ve parmaklarıyla, mouse ve klavyeyi gayet iyi kullanıyordu. Yapılacak iş uzun olunca ilk seferde ancak genel taslağı bitirebildik. Mesai bitiminde aynı tarafa gideceğimizi öğrenince, ona ilk karşılaşmamızdaki soğukluğu affettirmek için bir yerde birer kahve içip öyle yola çıkalım, hem trafik azalır dedim. O da, "Amaaan, Murat Bey. Kötü bir şey söylemediniz ki. Sadece ön yargılarınız var" dedi. "İyi olsun o zaman, önyargılarımı yıkmak için biraz sohbet eder, kahve içeriz" dedim. Gülümsedi, tamam dedi. Sonra yakınlardaki Starbucks'a geçtik. O Macchiato söyledi, ben Amerikano. Yanına da birimiz kek, diğerimiz kurabiye aldık. Köşeye bir yere geçip oturduk. Grafik programını iyi bildiğini ve beni şaşırttığını söyleyerek sohbete başladım. "Neden şaşırdınız ki, bayan olduğum için mi, türbanlı olduğum için mi, yoksa benim tipimde biri yapamayacağını düşündüğünüz için mi?" diye karşılık verdi. Ben de direkt türbanlı olduğunu söyleyemesem de, "Hepsi desem" dedim gülerek. "Anladım, türbanlı olduğum için" dedi ve güldü. "Özellikle sizin gibi modern erkekler, benim gibi türbanlıları iş hayatında ve böyle kafelerde yakıştıramıyorlar" diye de devam etti. "Yok canım, ondan değil de, ne bileyim burada seni türbanlı olarak, benimle görseler, insanlar beraber çıkıyor zannederler ve yakıştıramazlar" dedim. Pot kırdığımın farkındaydım ama o yine de gülümseyerek iğneledi: "Kimi yakıştıramazlar, seni bana mı, beni sana mı?" Öksürdüm böyle iğnelememi cevabı duyunca. "Eee.. şey, aslında çok güzel kızsın. Beceriklisin de. Ama.. şey.. yani.. Seninle çıksak, her zaman her yere gelemeyeceksin.. Ne bileyim, öyle şeyler yapamayacağız" diye karşılık verdim. "Ne gibi şeyler yapamayacağız" dedi, mühtehzi bir gülümsemeyle. "Bir kız, bir erkek ne yaparsa" dedim. "Yapmadığımı ne biliyorsun" diye yanıtladı. Böyle başlayan sohbetle, aramızdaki soğukluk gitti ve artık karşılıklı espri yapmaya başladık. Hatta karşılıklı kahkahalarımız diğer masalardan dikkati çekiyordu. Sonra onu evine bıraktım. İşimiz uzun olduğu için, en az dört-beş gün onun işyerine gitmem gerekiyordu. Her gittiğimde de, iş çıkışı ya biryerlerde çay-kahve içiyor, ya da yemek yiyorduk. Artık onu daha iyi tanıyordum. Çıkıyor değildik, ama çıkıyor gibi mesajlaşıyor, telefonlaşıyor ve konuşuyorduk. Bu konuşmalarımızdan birinde, bir kere nişanlandığını ve nişanlısına güvenmediği ve ısınamadığı için ailesinin baskısına rağmen ayrıldığını anlattı. Bekaretini de nişanlısına vermiş. Söylediğine göre gayet zengin bir ailenin çocuğuymuş eski nişanlısı. "Ama zenginlik çok gözümde yok" diye anlattı.

Sonra bir hafta sonu onunla buluştuk. Beraber sinemaya filan gittik, yedik içtik, sonra onu evime davet ettim. Bunun anlamı, gel sikişelim demekti, tabii. Kabul etti. O sıralarda, ben arkadaşlarımla bekar evinde kalıyordum. Arkadaşları tek tek mesaj atıp, birkaç saatliğine evi boşaltmalarını söyledim. "Tamam kanka, ne demek" diye mesaj geldi ikisinden de. Dilara'yla eve girdikten sonra, ev dağınık olduğu için hemen odama götürdüm. Odam nispeten düzenliydi. Yatağın üstüne oturup biraz mahcup bakıştıktan sonra onu öptüm. Kız o anda birden değişti. Şehvetle öpüşmeye başladı. Ellerim elbisesinin üzerinden bütün vücudunu okşuyordu. Öpüşmeye ara verdiğimiz bir anda, ikimizde hızlıca soyunduk. Tabii benim soyunmam daha çabuk oldu. Kalkmış sikime bakıp, o beyaz yüzü kıpkırmızı olmuştu. Soyunduğunda minyon vücudu, bebek gibi ortaya çıktı. Memeleri ufak ama diri, amı kılsız ve am dudakları içe gömüktü. Hemen onu yatağıma yatırdım ve üstüne çıktım. Önce boynundan başlayarak, memeleri ve göbek deliğini öperek amına kadar geldim. Amını dilimle yukarı aşağı gidip gelerek dakikalarca yaladım. Tükürüğümle am suyu birbirine karıştı. Ben yaladıkça o da sessizce ama derinde inliyordu. Arada bir yukarı bakarak yüzünü görmeye çalışıyordum ama, zevkten kıvrandığı için başını bir o tarafa, bir de bu tarafa çevirdiğinden yüzünü tam göremiyordum. En son parmağımı da sokarak, klitorisini dilimle yalayarak ve emerek uyarmaya başladım. O anda o da sesli inlemeye başladı. Tam sırası diyerek, sikimi tuttuğum gibi içine girdim. Küçük ellerini bileğinden tutarak yatağa sabitledim ve gözlerinin içine bakarak gidip gelmeye başladım. Ellerini bir ara kurtardı ve beni iterek üstüme çıktı. Demek ki, kontrolü almak istiyor deyip, istediği şekilde uzandım. Sikimi tutarak, dizlerinin üzerinde sikimin üstüne oturdu. Yavaşça bana doğru eğilerek gidip gelmeye başladı. Yüzü kıpkırmızı olmuş, ilk kez gördüğüm saçları darmadağın olmuştu. Bu arada saçları omuz hizasında ve düz siyahtı. Yukarı aşağı gidip gelirken, sikimi amı güzelce kavrıyordu. Hiç bu kadar dar kavrayan am görmemiştim. Bir süre öyle yavaşça üstümde gidip geldikten sonra, biraz da domaltarak sikeyim diye, arkasına geçtim. Minyon kalçaları yuvarlak ve sertti. Domalarak başını yastığa koydu. İnce beliyle güzel bir manzara sunuyordu. Sikimi yine amına soktum. Minyon kalçasını iki taraftan kavrayıp gidip gelmeye başladım. İçine boşalıp, Allah muhafaza hamile kalırsa, başıma iş alırım deyip, götünü yoklamaya karar verdim. Göt deliği oldukça dar ve temiz görünüyordu. Amının ıslaklığı ile sikimi göt deliğine dayadım. Ne oluyor diye kafasını çevirinceye kadar sikimi itiverdim. Bu kadar kolay gireceğini düşünmüyordum. Sikim girdikten sonra, başını tekrar indirdi. Sesli inlemeye başladı. Dar göt deliğini sikerek boşaldım. Götünün içine iyice boşaldıktan sonra, sikimi çıkardım ve yan yana uzandık. "Kusura bakma, habersiz yaptım" dedim. "Yok, önemli değil" dedi. "Ordan da güzeldi" diye devam etti. Şaşırdım, "Daha önce yapmış mıydın, yani" dedim. "Eh yani, bekaretimi vermeden önce oradan yapıyordum" dedi. "Siz de az değilsiniz" dedim. Gülüştük. Biraz terimiz soğuyuncaya kadar çıplak yan yana uzandık. Sonra giyinirken, "Şimdi polise gitsem, bana tecavüz etti desem. İçimde spermin de var. Hiçbirşey yapamazsın" dedi. Birden yüzüm düştü, sanki kaynar sular dökülmüştü üstümden. Cevap veremedim, pantalonumu giyerken donakaldım. Benim o halimi görünce bir kahkaha patlattı, "Beni memnun ettiğin sürece asla öyle şey yapmam, merak etme. Hem çok güzeldi, yine yapalım arada bir" dedi. Rahatladım, ama o birkaç saniyede aklımdan neler geçti neler. Sonra onu evine bıraktım. Akşam arkadaşlara anlattım, türbanlı minyon bir kızı siktim diye. İnanmadılar tabii ki. Dilara ile arada bir hafta sonu buluşup, yine evi müsait hale getirip önden arkadan sikiştik. Arkadaşlara artık söylemedim, türbanlı bir kızı siktiğimi. Nasılsa inanmayacaklardı.

Yorum Yap

Yorumlar