Gece eve geçtiğimde heyecandan yerimde duramıyordum. Hâlâ kaslarım ağrıdığı için hoplayıp zıplayamasam da hemen bilgisayarımın başına geçtim. Yapay zekâdan yardım alarak Ceylin'in 35 bin fotoğrafını tek tek inceletirken, diğer projem için de bolca vaktim kalmıştı. Ceylin'i it gibi süründüreceksem gerekli olan şey bir tasmaydı. Bu öyle psikolojik bir tasma değil, gerçek bir tasma olacaktı. Onu hem mental hem fiziken kıracaktım. Bana çektirdiği her fiziksel acının bedelini çekecekti. Kahve makinamın sesi beni tekrar hırslarımdan gerçek dünyaya getirdi. Dudaklarımı yakmasını umursamadan hepsini bir dikişte içtim. İçimin yangını çok daha fazlaydı. Bu sefer uzman olmadığım bir alana giriyordum. Elektronik aletlerimi tekrar düzenledim, lehim makinesiyle son minik detayları yerleştirdim. Hata yapamazdım; en ufak bir hata, Ceylin'in beyninin 35 bin volt ile kızarıp pişmesiyle sonlanacaktı. Eh, öfkem onu öldürebilirdi ama ölmesini değil, sürünmesini, ayaklar altında kalmasını, kölem hâline gelmesini istiyordum. Sonunda tamamlanmıştı. Diski elime aldığımda uzunca inceledim. Oldukça şık duruyordu. Zengin ite zengin tasması yaraşırdı tabii. Sabah gün doğana kadar da işlemeleriyle uğraştığımda, sonunda tamamlanmıştı. Nasıl çalıştığını gören ilk kişi Ceylin olacaktı, o yüzden onu özenle kadife kutusuna yerleştirdim.
Sonrasında uyumuştum. Uyandığımda saat öğleden sonra 13.40 civarıydı. Beklediğimden fazla uyumuştum. Uyanınca tekrar bir kahveyi kafama dikip günüme başladım. Önce mentalimi toparlamalıydım. Soğuk bir duş aldım. Bugün hatasız olmalıydı. Önce dinginleşmem lazımdı, sonrasında sabah sporuna geçtim. Üstümde sadece şortum vardı. Koşu bandında koşarken vücudumu inceliyordum. Kısa ve zayıftım ama çelimsiz değildim. Kaslarımın arasındaki morarmış ezikler, geçmişten kalan kesikler ve dikişler, sadece öfkemi alevlendiren birer hatırlatıcıydı benim için.
Sporum bittikten sonra besin takviyelerini alıp bilgisayarın başına geçtim. Ceylin'in tüm galerisi, sosyal medya konuşmaları, not defterinde yazanlar, hatta tatlı günlük uygulaması bile avuçlarımın içindeydi. Son gelen mesajlara girdim. Sabah 08.30’da
Melisa (Yardımcı) kişisinden mesaj gelmişti: Ceylin Hanım, ödeviniz tamam. Sisteme yükledim ve sabah duşunuz için havlularınızı ısıttım.
Zavallı Melisa'yı bir köle gibi çalıştırıyordu. Onun bu hâline üzülüyordum.
Sonrasında “Aşkımmmm” kişisine bir mesaj gitmişti. Şu an Melisa telefonu kullanıyor olmalıydı. Giden mesaj şuydu: Ceylin: Aşkım, istediğin iç çamaşırlarını aldım. Ceylin: Aşkım, bu akşam görüşürüz değil mi? Dün bir anda "Arkadaşlarım çağırıyor" diye bırakıp gittin. Ceylin: Aşkım, mesajlarımı gördüğün hâlde neden cevap vermiyorsun? Ceylin: Bir fotoğraf gönderdi*
Ceylin'in fantezi iç giyim dükkânından aldığı şey bu olsa gerekti. Siyah dantellerle süslenmiş olan bu set, göğüslerini zoraki kavrıyordu. İki yandan göğüsleri taşıyor, beyaz teni siyah kıyafet içinde daha detaylı duruyordu. Sütyenin güya kapattığı kısımlar ise transparandı. Göğüs uçları dikleşmiş bir şekilde duruyordu. Alt kısmı da aynıydı. Etrafı siyah işlemelerle kaplanmış ama vajina kısmı transparandı. Tamamen tıraşlanmış, tertemiz olduğu, iç çamaşırın renk paletine rağmen belli oluyordu. Ondan nefret etmeme rağmen benim bile sikim taş kesilmişti.
Garip bir durum vardı: Herkes Berk'in, Ceylin'in köpeği zannettiğini düşünüyordu. Ama durum farklıydı. Berk, Ceylin'e it gibi davranıyordu. Mesajlarına geç cevap veriyor, onlar da kısa cevaplardan ibaretti: "Tm.", "Ok.", "Yeter." gibi. Ceylin gibi egosundan geçilmeyen bir sürtüğün bu kadar yerilmesi hoşuma gitse de, Ceylin'in bu kadar Berk’e düşkün olmasına anlam verememiştim.
Sonrasında Berk’ten bir mesaj: "Salıya hazırsındır. Bu orospu kıyafetlerini giymeyi sakın unutma ve sakın beni bekletme. Bu, ilişkimizin sonu olur."
Ceylin’i “orospu” diye çağırmış, emrivaki bir şekilde yanına çağırmıştı. Ceylin şimdi sinirlenip engelleyecek ve babasının gücüyle övünecekti ama Ceylin’den gelen mesaj şuydu: Tamam aşkım. Sen nasıl istersen, senin için her şeyi yaparım. Beni yine öpeceksin değil mi? 2 hafta oldu...
Berk "görüldü" atmıştı.
Ceylin ardından Melisa’ya mesaj attı: Ceylin: EVDEKİ HERKESE HABER ET. SAKIN ODAMA GİRMESİNLER, ÖNÜNDEN BİLE GEÇMESİNLER. YEMİN EDERİM SENİ MAHVEDERİM. Melisa: B-Bir kusurum mu oldu hanımım? Ödeviniz tamamlandı. Tam puan alacağınıza emindim. Bir yanlışlık mı yapmışım? Ceylin: Siktir git Melisa ve sadece dediğimi yap.
Melisa uzun uzun yazıp yazıp silmişti. Belli ki “Tamam efendim” demeye bile korkuyordu. Tahminimce Ceylin zırlayarak ağlıyordu ve duyulmak istemediği için herkesi göndermişti. Ceylin neden bu kadar itaatkârdı ki? Neden bu kadar acizdi ki? Salı ne olacaktı? Neyse ne, umrumda da değildi. Benim için asıl önemli olan, Ceylin’in galerisinde onun her türlü rezil fotoğrafını bulmuş olmamdı.
Ve daha önemlisi, okulun hocalarından biriyle daha yüksek not için flörtleştiği bir yazı bulmuştum. Yazı çok öncesine aitti, sınavlar çoktan geçip gitmişti. Herkesin kaldığı dersten 2 kişi ortalama notla (ki biri bendim, diğeri de Melisa olsa gerek), Ceylin ise tam puanla geçmişti.
Konuşmayı doğru yerlerden kesip düzenlediğimde, sadece flörtöz konuşan Ceylin’in konuşması, sanki Ceylin çoktan hocayla yatmış da karşılığını istiyormuş gibi gözüküyordu. Fotoğrafları ve bu düzenlenmiş konuşma metinlerini özenle bir dosyaya koyup Pazartesi’yi beklemeye koyuldum. Ceylin artık benim köpeğim olacaktı.
Daha fazla bilgi için Ceylin’in günlük uygulamasına girmeye çalıştım ama parmak ve yüz taraması ile açılıyordu ve bunu yaptığında arka plandaki uygulamaları kapatıyordu. Bu da benim için o günlüğe kurtarma şifresi olmadan girmenin imkânsız olduğunu göstermiş oldu. Elimdeki bilgiler onu rezil etmeye yeterdi ama acele edemezdim. Daha çok bilgiye ihtiyacım vardı. Amacım onu rezil etmek değil, köpeğim hâline getirmekti. Bunun için en zayıf halkadan başlamalıydım. O da meleğimiz Melisa. Zaten Ceylin çevresinde kimseyi istemiyordu.
Bu harika bir zamanlamaydı ve hemen Melisa’ya mesaj attım:
Sencer: Merhaba Melisa, ben Sencer. Numaranı sınıf grubundan buldum, kusura bakma rahatsız ediyorum. Bir kod hatası hakkında sorum olacaktı.
Melisa: Sencer? İyi misin? Nasıl oldun, her şey yolunda mı?
Melisa’nın ani ilgisi şaşırtmıştı. Hatta Melisa’nın adımı bilmesine bile şaşırmıştım. Yoksa ben o spor odasında yerde kanlar içinde yatarken görevlileri çağıran o muydu? Bu mantıklı gelmişti, çünkü kimse Ceylin’in içinde olduğu bir şeye müdahale etmeye cesaret edemezdi.
Sencer: İyim ya, birkaç sıyrık… Merdivenler bu sıralar çok kaygan :D
Melisa: Spor odasında merdiven yok...
Sencer: Neyse, önemli değil. Şu kodlama sorununa dönebilir miyiz?
Melisa: Ta-tabi, elimden bir şey gelirse yardımcı olabilirim ama sınıfta çok daha iyileri var. İstersen onlara danış. Ben meşgul oluyorum genelde, biliyorsun, Ceyl...
Melisa bunu yazdıktan sonra mesajı düzenlemişti:
Melisa: …biliyorsun, evde çok fazla işim olabiliyor.
Sencer: Özür dilerim rahatsız ettiğim için ama bu sorunu çözebilecek tek kişi sensin. Bir tıp projesi üzerine çalışıyorum ve senin yardımın gerçekten yüzlerce hayat kurtarabilir. Melisa: Bilemedim ki… At bakalım, kod neymiş? Sencer: Yanlış anlamazsan... Yüz yüze buluşsak? Biliyorsun, insanlar kod hırsızlığını çok yapıyor. Sen yapıyorsun diye demiyorum ama kullandığımız mesaj uygulaması hiç de sağlıklı değil. Lütfen, yüz yüze buluşabilir miyiz? Hatta müsaitsen hemen alabilirim seni.
Melisa: Ama ben öylece dışarı çıkamam ki...
Sencer: Melisa, yüzlerce insanın hayatı söz konusu. Lütfen, yalvarıyorum.
Aslında yalan söylemiyordum. Gerçekten de cihazım, Parkinson hastalarına belirli ölçekte elektrik veriyordu ve onların hareketlerini düzenliyordu. Portatifini çok daha küçük bir yaştayken büyük bir tıp şirketine gizli hesaptan satmış, inanılmaz rakamlar kazanmıştım. Şu zamanda başka iş yapmadan rahatlıkla geçinebilmeme olanak sağlıyordu. Hatta avans parasıyla babamın atölyesini alamamış olsam da, bayırdaki evini tekrar satın alabilecek kadar bir getiri sağlamıştı. Projede birçok hata vardı ama tıp için gerçekten bir atılım olduğu için portatif hâli bile bana bir servet kazandırmıştı. Eğer sistemi geliştirebilirsem yine yüklü miktarda para kazanabilirdim. İhtiyacım olduğundan değil ama kim paraya “hayır” der ki? Melisa mesajıma “görüldü” atmıştı. Sonrasında bilgisayarımdan bildirim geldi: Melisa, Ceylin’e mesaj atmıştı:
Melisa: Hanımım, rahatsız ettiğim için çok özür dilerim ama acil olarak dışarı çıkmam gerek. Bir arkadaşım rahatsızlanmış. İzin verirseniz gitmek isterim. Ceylin: Arkadaş mı? Senin gibi birinin nasıl arkadaşı olabilir ki? Neyse banane! BENİ RAHATSIZ ETME! Ne hâlin varsa gör. Sabah ajansa gideceğimizde eşyalarım hazır olsa iyi olur. Yoksa seni de arkadaşını da mahvederim! Ve son kez diyorum, BENİ SAKIN RAHATSIZ ETME!
Melisa korkudan cevap bile yazamamıştı. Sonra bana döndü:
Melisa: Beklettiğim için özür dilerim. Çok fazla vaktim yok ama sana 2 saatimi ayırabilirim. Umarım gerçekten önemli bir meseledir.
Bana bir konum atmıştı: Beni buradan alabilirsin. Doluzengin Malikânesi’nin birkaç metre uzağındaki bir parktan atılmıştı konum. Hemen indim ve kamyonetimle o parka gittim. Melisa beyaz bir elbise giymiş, üzerine de ceket almıştı. Siyah gözlükleri tatlılığıyla beni mest etmişti. Arabama bindiğinde çilek kokusu odayı sarmıştı.
Sencer: Hoş geldin. Kusura bakmayın hanımefendileri Doluzengin ailesi gibi son model arabalarla alamıyoruz size. Aslında sizin tatlılığınıza yakışan şey olsa da...
Melisa kıpkırmızı kesilmişti:
Melisa: Ş-şey… ben… yok, hayır...
Sencer: Utandırdıysam özür dilerim. Biraz gergin görünüyordun, sakinleşmen için yapmıştım. Patavatsızlık olduysa affola. Melisa: Şey… ben sadece alışık değilim. İşimizi halledelim, olur mu?
Bunu derken yere bakıyor, başını kaldırmaya utanıyordu ama yanakları çoktan al al olmuştu.
Sencer: Tabii, tabii. Hemen geçelim.
Şehirden biraz uzakta bir kafeye geçtik. Sıcak çikolata söyledik ve ben de laptopu açıp önüne koydum. Melisa uzun uzun kodlamaları inceledikten sonra:
Melisa: Sencer, SEN DAHİ FALAN MISIN?
Sınıfımızın tatlı, utangaç kızı konu dersler olunca bambaşka birine dönüşmüştü.
Melisa: Ya da bir aptal mı?..
Bunu bir mırıldanmayla söylemişti ama sonrasında duyduğumu fark edince:
Melisa: BEN… BEN ÖYLE DEMEK İSTEMEDİM! AĞZIMDAN KAÇTI!
Arabadakinden 50 kat daha kırmızıydı. Bütün ciddiyetimle yanına geldim:
Sencer: Dürüstçe cevap istiyorum. Bunu düşünmene ne sebep oldu? Melisa: Özür dilerim... Sencer: Melisa, tıpta utanma olmaz. Sadece fikirlerini istiyorum.
Melisa derin bir nefes aldı:
Melisa: Bu proje Parkinson hastalarını hedef alıyor ve kalplerine bağlı bir algılayıcıyla duygu değişimlerinin ardından gerekli sinirsel elektriklenmelerle vücudu düzene sokuyor. Bu güzel fikir ama Sencer, duygular kalpten değil beyinden gelir. Eğer bu sinirsel dalgalanmaları EEG cihazı ile tararsan hem daha sağlıklı bir sonuç elde edersin hem de daha hızlı reaksiyon alırsın. Bazı insanlar ne duygu yaşarlarsa yaşasınlar, bu onların fiziksel olarak o kadar fazla etkilemeyebilir. Bir öfke, aşk, korku ya da şehvet... (bu kelimeden sonra bir an durakladı ve yutkundu)... durumu tamamen beyinde yaşanıp bitebilir ve kalbi etkilemeden sinirleri etkileyebilir. Şok olmuş bir şekilde bakıyordum. “Ben gerçekten aptalım,” dedim usulca. Bu kadar basit bir bilgiyi nasıl gözden kaçırabildim ki? Her öfke hissettiğimde kalbime bıçak saplıyorlar gibi hissediyordum ve bu, ellerimin titremesine sebep oluyordu. Bu projeyi geliştirmemin sebebi de buydu. Aptalca ama daha doğrusu inanılmaz bencilce bir hata yapmıştım. Heyecandan ayaklandım. Bir anda irkilmeyle Melisa da ayaklanmıştı. Dönüp sıkıca sarıldım; büyük göğüslerini tüm sıcaklığıyla hissediyordum ve biraz geri çekilip Melisa’yı alnından öpmüştüm. “SEN İNANILMAZSIN BE KADIN!” Hemen bilgisayarımı kapatıp, “HEMEN ÜZERİNDE ÇALIŞMAM GEREK,” dediğimde Melisa taş kesilmiş, kıpkırmızı olmuştu. Konuşmaya utanan kıza sıkı sıkı sarılmış, üstüne bir de öpmüştüm. Sencer: Ben... ben özür dilerim. Anlık... Melisa: (Kekeleyerek) Yo yo, önem-önemli değil. He... sabı ödeyip çıkalım. Zombi gibi kasaya ilerledi. Telefonunu çıkarıp ödeme yapacaktı. Hızlı bir hamleyle telefonunu kaptım. Sencer: KESİNLİKLE OLMAZ! BEN ÖDÜYORUM! BÖYLE BİR KURTARICI BEŞ KURUŞ ÖDEMEMELİ! Melisa’nın telefonu hâlâ elimdeydi. Kartımı çıkarıp ödeme yaptım ve yüklü bir bahşiş miktarı da verince kasadaki kişi şaşırmıştı ama umurumda değildi. Melisa'nın fikri beni belki de milyoner yapacaktı. Geri masaya dönüp işlerimi yapacakken Melisa’nın telefonunu hâlâ elimde tuttuğumu fark ettim. Ve saatimin üzerinde şu yazı vardı: “%100 eşleme tamamlandı.” O an aslında neden bu buluşmayı ayarladığım aklıma gelmişti. Kodlamaya bilerek ufak bir hata bırakmıştım ama Melisa hatayı düzeltip, üstüne gözümden kaçan çok büyük bir sorunu çözmüş, aklımı başımdan almıştı.
Bana bu kadar iyilik yapan birinin özeline böylesine tecavüz etmek beni oldukça kötü hissettirse de intikam hissiyatı tekrar beni geri sardı. Ne gerekiyorsa yapacaktım ve gerisi umurumda değildi.
Melisa’yı geri o parka bıraktım. Yol boyunca hiç konuşmadık. Çıkarken teşekkür ettim ama yanakları çok kırmızıydı ve nefes nefeseydi. Sebebini çok anlamasam da sadece başını sallayıp koşarcasına gitti.
Ben de oldukça hızlı sürerek eve döndüm ve hemen bilgisayarımın başına geçip tıbbi cihazın gelişmiş versiyonunu yapmaya koyuldum.
Sonrasında tasarımımı bitirdikten sonra cihazın raporunu hazırladım ve “hazırlayanlar” kısmına adımı yazıp tam gönderecektim ki... bir an durdum. Ve daha fazla düşünmeden “hazırlayanlar” kısmına Melisa'nın adını ve soyadını da yazdım ve şirkete gönderdim. Bu onun da başarısıydı.
Bütün gecemi almasına rağmen sonunda başarmıştım. Yalnızca alıcılardan onay ve sözleşme koşullarını bekleyecektim. Uyumak için yatağıma geçtiğimde bilgisayarıma ardı ardına bildirimler gelmeye başladı. Melisa’nın telefonunu eşleştirdiğim çoktan aklımdan çıkmıştı ama mesaj dışardan gelmiyor ya da dışarı gitmiyordu. Ama yine de bildirim geliyordu.
Açıp baktığımda şok olmuştum. Melisa bir grup açmış; grupta da yalnızca kendisi vardı ve mesaj uygulamasını günlük olarak tutuyordu. Günlükten çok, okudukça beni oldukça şaşırtan bir itiraf sahnesi hatta günah çıkarma odasıydı. Çünkü sınıfımızın tatlı, masum kızı tam bir nymphomaniactı.
Melisa hemen herşey üzerinde bir fetişi vardı. Mesajlarında geriye gittikçe Melisa hükmedilmek istiyordu domine edilmek, zorla sikilmek istiyordu, kadın erkek fark etmiyordu, Ceylin üzerinde, aşçı üzerinde, bahçivan üzerinde fetişleri vardı, hepsi tarafından sikilmek istediğini her detayıyla yazmıştı. Okumak bile benim penisimi taş kesmiş, nerdeyse iç çamaşırımı delecekti ve şuanda gelen mesajlar bütün düşüncelerimi tamamen değiştirmişti.
Melisa benim üzerinden hayaller kuruyordu.
İşte Melisanın günlüğünde yazanlar:
Beni durduk yere çağırdı sınıfın sessiz çocuğu, içten içe nasıl bir oruspu olduğumu keşfetmiş olmalıydı!
Önce benim her deliğimi dolduracak sonra da sınıfın ortasında herkes izlerken tekrar sikecekti planı buydu ama kendimi tutamayıp teklifini kabul ettim.
Beni parktan aldı arabasına bindirdi daha merhaba bile diyemeden dudaklarımı öptü bacaklarımın arasına elini attı "Sırılsıklam olmuşsun" dedi
Daha cevap bile veremeden arabasını çalıştırdı, beni bir kafeye götürdü onun işlerini yapmam için benim itaatkar halimden yararlandı. Bana emir vermesi bile amımın ıslanmasına ve dudaklarından sıvılar sızmasına sebep oluyordu, işim bitince ayağa kalkmamı emretti. Kafenin tam ortasında uzun uzun dudaklarımı öptü ve tuvalete götürdü, daha ne olduğunu anlayamadan beni duvara dayadı eteğimin altında iç çamaşırım olmadığını görünce çok neşelendi. Beni orda çatır çatır sikmesini istiyordum ama o sikini bile çıkarmadı, o kadar görmeyi istiyordum ki… Diz çöküp eteğimin altına girdi bacaklarımı aralayıp göt deliğimi parmaklamaya, amımı yalamaya başlamıştı, bakire olduğumu fark etmiş olmalıydı ki amımın içine asla parmaklarını sokmadı. Bu kadar düşünceli olması beni sadece daha çok azdırıyordu, sonunda dayanamayıp ağzına boşaldım ve bütün sularımı emdi.
Hemen toparlandık beni tekrar duvara dayadı sikini kıyafetlerimin üstünden dayadı ve kulağıma fısıldadı seni karım seni oruspum yapacağım seni Ceylin in gözü önünde sikeceğim dedi....
Melisa'nın hayal dünyası beni inanılmaz azdırmış ve bir o kadar da şok etmişti hemen kızı arayıp evime çağırmak istedim ama kıza "senin telefonuna korsan yazılım yükleyip mesajlarını gördüm seni sikmem gerek" mi diyecektim "Aptallaşma Sencer!" dedim kendi kendime ben daha cümlemi bitirmeden
Melisa yazdığı bütün seks hikayesini silip şunu yazdı: SEN APTAL İŞE YARAMAZIN TEKİSİN MELİSA! KİM SENİ NEDEN İSTESİN Kİ AZGIN BİR DOMUZDAN İBARETSİN sonrasında bu mesajı da silip telefonunu kapattı...
İçim burkulmuştu inanılmaz azgın bir kızdı ama o kadar iyi kalpliydi ki kendi şehvetinden bile ödün veriyordu. Bu sorunu çözmem gerekti, bu kadar mesajları okuduktan sonra Melisa'ya aynı bakmam mümkün değildi. bunun da bir yolunu bulacaktım ama önce 31 çekmem gerekti, merak ederek Melisa'nın galerisine girdim. Şifrelenmiş bir dosya vardı merak edip şifre kırıcıya koydum şifre A-Z-G-I-N dı istemsizce kıkırdadım. Galerinin içinde çeşitli pornolar vardı aşağı doğru indiğimde Melisa'nın göğüslerini avuçlarken videosunu buldum sütyenin üstünden göğüslerini sıkıyordu göğüsleri sütyen için oldukça büyüktü neden bu kadar küçük sütyen almıştı ki "Sik beni " diye inliyordu sonrasında Ceylin'in “MELİSA” diye seslenmesiyle Melisa telaşa düşüyor sütyeni uzağa fırlatıyor sadece bir saniyeliğine göğüs uçlarıı görünüyor, video sonlanıyordu. Acaba bunu kime göndermişti yapay zekaya eşleşme taraması yaptırdım ama Melisa bu videoları kimseye göndermemişti YOKSA O SÜTYEN Ceylin'in miydi? Sonrasında en altta bir dosya daha buldum kısa bir video Ceylin'in videosu Ceylin bir küvetin önünde yavaşça soyunuyordu, çok dar açıdan çekilmişti sanki kapı deliği ya da kapı aralığı gibiydi, Melisa Ceylini gözetliyordu. Ceylin tshirtini çıkarttığında teorim doğrulanmıştı Melisa'nın giydiği sütyen Ceylin'indi Melisa'nın ufak inlemesini duyunca Ceylin bir anda kameraya dönüyordu "KİM VAR ORD-" ve video sonlanıyordu. Melisa yalnızca azgın bir kız değil ayrıca azgın bir biseksueldi. Bunu düşünerek masturbasyon yaptım ve boşaldım. Hayatımda hiç bu kadar boşaldığımı hatırlamıyordum. yatağıma uzandım ve tavanı izliyordum bildiğim bir şey varsa o da şuydu Hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktı…..