- Müge: Ben hazırım Ömer.
Müge Hanım'ın yanına gittim, kremi elime alıp sırtına sürmeye başladım. Ellerimle vücudunu okşuyordum. Müge Hanım'ın kalçalarına doğru indim, yavaşça kalçalarını okşuyordum. Daha ilerisini cesaret edemiyorum ama Müge Hanım benden bir atak bekliyor gibiydi.
- Müge: Daha alt bölgelerde ağrı var Ömer, diyerek elimi alta doğru ittiriyordu. Ben yine cesaretli değildim.
- Müge: Dur, rahat edemiyorsan şortu biraz daha kenara çekeyim, diyerek alta doğru sıyırdı. Biraz daha indirse Müge Hanım'ın deliği karşımdaydı.
Yine cesaret edemedim, Müge Hanım durumu anlamıştı; birden yüzünü bana döndü.
-Müge: Ömer, sana bir şey diyeceğim, sen tıptan az çok anlıyorsun.
-Evet, Müge Hanım.
Müge Hanım sırt üstü döndü, elleriyle tişörtünü yukarı kaldırdı; memeleri karşımdaydı.
-Müge: Baksana, birkaç şüphem var. Siz erkekler daha iyi anlıyorsunuz; meme kanseri teşhisi için biri büyük, biri küçük oluyor diyorlar, doğru mu?
-Meme kanseri ile ilgili pek bilgim yok ama biri büyük, biri küçük oluyormuş; bunu bende duydum ama gördüğüm kadarıyla sizinkiler eşit gibi.
-Müge: Ne bileyim, kaç gündür buna stres yaptım. Aslında sana soracaktım ama fırsatım olmadı, utandım.
-Utanmanıza gerek yok, tıp sonuçta bu erken teşhis önemli.
-Müge: Dokun o zaman, bir bak; sol mememde bir doku parçası var gibi.
Müge Hanım'ın iki memesini de ellerimle tutuyordum, mıncıklıyordum.
-Yoo, gayet ikisi de iyi, güzel; ben doku hissetmedim ama sanki biraz gerilmiş gibi.
-Müge: Evet, biraz gerildim galiba; o gerginliği ben de hissediyorum. Masaj yapabilir misin peki?
-Memelerinize mi?
-Müge: Evet.
Büyük ihtimalle bu, Müge Hanım'dan bana karşı ilk adımdı; beni cesaretlendirmek istiyor gibiydi.
Müge Hanım'ın memelerini ellerimle yoğuruyordum, mıncıklıyordum. Müge Hanım'ın zevk aldığı halinden belliydi. Müge Hanım tekrardan durup bana yöneldi.
- Müge: Peki, Ömer, kasık ağrıları için ne önerirsin?
- Kasık ağrıları derken?
- Müge: İç bacak, işte oralarda ağrıyor.
- Tam olarak neresi?
Müge elimi alıp amcıgının kenarına koydu; tam olarak buralar çok ağrı yapıyor, zaman zaman.
Müge Hanım'ın Amcığının kenarından kasıklarına masaj yapıyordum, bu benim için işaretti. Parmaklarım amcığının arasında sulanmaya başladı. Müge Hanım altındaki şortu iyice sıyırdı, bacaklarını kenara doğru açtı.
- Daha rahat yap, canım.
Artık tüm ışıkları yakmıştı Müge Hanım, işaret üstüne işaret veriyordu bana. Orta parmağımı Müge Hanım'ın deliğinin içine soktum, Müge inlemeye başladı, gözlerini açarak dudaklarıma yumuldu.
- Müge: Çok yakışıklısın Ömer, ellerin çok güzel.
Müge Hanım, belliki uzun zamandır kocasızlık çekiyordu. Nasıl olsa Cengiz şerefsizi başka kadınlara sürekli giderken, kendi evindeki karısını ihmal ediyordu. Ne demişler, çalma kapımı, çalarlar kapını. Cengiz şerefsizi İzmir'e pirinç almaya giderken, evdeki bulgurdan oluyordu. Bu fırsat ayağıma bir kere gelirdi, iyi şekilde değerlendirmeliydim. Müge Hanım'ın amcığını iyice parmaklıyordum.
Pantolonumun fermuarını açıp sikimi ortaya çıkardım. Müge Hanım bana sakso çekmeye başladı. O sırada Derya'nın sesi geldi. Hemen üstümüzü düzelttik. İçimden Derya'ya, "Şimdi sırası mı?" diye söyleniyordum. Her şey çok iyi giderken Derya'nın eve gelmesi iyi olmamıştı. Derya beni evde görünce şaşırmıştı.