Ben olayı anlamıştım. Babam, "2 dakika mutfağa gelir misin?" diye beni çağırdı. Cebinden çıkardığı parayı sıkıştırdı elime, arabanın anahtarını da verdi. "Git, götür kız kardeşini, anneni, Pınar'ı da al. 2-3 saat takılın. Söz, ben yine seni göreceğim oğlum."Mutlaka eve gelmeden önce haber et ama diye tembihledi.
Tamam baba diyip beraber içeri geçtik. 10 dakika sonra babamın telefonu çaldı, arayan Harun amcaydı.
-Babam: Tüh, görüyor musun? Harun'la bugün işimiz vardı, nasıl unutmuşum ben onu?
Babam üstünü giyinmeye gitti.
-Babam: Oğlum, anahtar da sende. Kadınları istedikleri yere kadar götür, gezdir.
Ben çıkıyorum, haydi Allah'a emanet diyerek evden ayrıldı.
-Zeynep: Abi, babamı duydun mu? Araba sende, bugün şoförümüz sensin.
-Tamam, o zaman hazırlanın, çıkalım hemen. Sonra eve gelip yatayım ben de.
Pınar'ın annesini evde bıraktık, başım ağrıyor bahanesiyle yine evde kalmıştı. Büyük ihtimalle Harun amca ile babam eve geri dönecekti, grupça Şerife'yi sikiceklerdi.
Bu durumu annem de fark etmişti ama göz yummasının sebebi, kendisinin de kendi sikicisinin ayaklarına gidiyor olmamızdı. Nasıl olsa ben de Cengiz ile görüşeceğim diyerek yüzündeki mutluluktan anlayabiliyordum. Beraber yola koyulduk.
Cengiz'in ofisine doğru arabayı sürdüm. Cengiz, hepimizi görünce şaşırdı, içeriye davet edip hepimize kahve söyledi. Birer kahve içtikten sonra kalkıp tanıdığı olan güzellik merkezine gittik. Cengiz, oldukça naif ve kibar davranıyordu; hatta bana karşı o kadar ilgiliydi ki aklı sıra benimle kanka olmaya çalışıyordu. Yolda giderken kız kardeşim Cengiz'e bizi şikayet ediyordu.
-Zeynep: Cengiz amca, senin yanına gelebilmek için 40 takla attım vallahi.
-Cengiz: Neden?
-Zeynep: Evde araba var, ne babam götürüyor beni ne de abim. Araba sürmeyi bilsem ben alıp gelecektim. O kadar da söylüyorum, bana da öğretin diye öğretmiyorlar.
-Cengiz: İstersen ben öğretirim sana.
-Zeynep: Valla mı, Cengiz amca?
-Cengiz: Bir süre daha buradayım, tatil esnasında süreriz seninle 1-2 saat. Ne var bunda canım, araba kullanmak o kadar zor bir şey değil. Ehliyet kursuna yazıldın mı sen?
-Zeynep: Yok, yazılmadım Cengiz amca. Sana da çok yük oldum ama var mı senin tanıdığın ehliyet veren kurs?
-Cengiz: Var, var tabii, hallederiz onu da. Şimdi yolumuzun üstünde.
-Zeynep: Cengiz amca, valla süpersin sen. Valla gel, seni öpmek istiyorum.
Diyerek arkadan doğru Cengiz'in yanağına kocaman bir öpücük attı. O sırada annemle ben göz göze geldik.
Güzellik merkezine gelmiştik. Her şey konuşuldu, fiyat konusuna geldik. Kadın bizden önden bir ödeme için 20.000 TL istedi, geri kalanını taksit yapabiliriz dedi. Annem de kendine biraz bakım yaptırmak istedi. Pınar'a sordum, "Gerek yok canım" diyerek üstelemedi. Annem ile kız kardeşimin toplam ücreti 80.000 TL olmuştu. Tabii bende para yoktu, mecbur kendimi geri çektim. Erkek bendim ama çalışmıyordum sonuçta. Cengiz cebinden kartı çıkartıp, "Buradan hepsini çekin, tek çekim olsun" diyerek kartı uzattı. O an yerin dibine girdim, parasız olmam beni herkesin içinde küçük düşürmüştü, Cengiz'i ise bir kahraman gibi göstermişti.
-Zeynep: Cengiz amca, çok çok teşekkür ederim. Bunu borç olarak kabul ediyorum, ilk işe girdiğim gibi geri sana ödeyeceğim.
-Cengiz: Şşşşt, lafını dahi duymadım. Borç morç yok, benden size hediyem olsun.
Bunun üzerine kız kardeşim, Cengiz'in boynuna sarıldı.
Kız kardeşim tırnağını yaptırırken annem de yanaklarına dolgu ve kaşlarına kontür yaptırıyordu. Ben de Pınar'ı alıp AVM'de gezmeye başladım. Pınar 1-2 kıyafet beğendi ama biraz pahalıydı. Parasız olmam bir kere daha beni bu gafa düşürmüştü. Kız kardeşim tırnak işi ile annemin bakımı bitmişti. O sırada Cengiz de işini halledip bizim yanımıza tekrar katıldı.
-Zeynep: Hazır anne gelmişken birkaç mağazayı da gezelim.
Beraber mağazaları gezmeye başladık. Tabii ben biraz söylenmiştim, ufak da olsa kız kardeşimle tartıştık. Bayağı uykusuzluk çekiyordum. Bunlar bir mağazaya girdiler; hem bikini mayosu olan hem de yazlık kıyafetleri olan kızlar kendi aralarında kıyafet seçerken biz de koltuklarda oturmuş bekliyorduk. Cengiz aklı sıra benimle sohbet kurmaya çalışıyordu, pek oralı olmuyordum. Kızlar ellerinde elbiselerle yanımıza geldiler. Birkaç elbise beğenmişler, üstlerinde deneyip bizim yorumlamamızı istiyorlardı. İçeri annem, Pınar ve kız kardeşim girdi. Üçü de ayrı kabinde elbise denerken biz de dışarıda Cengiz'le onları bekliyorduk. Sıra sıra çıkıp elbiselerini gösteriyorlardı. İçlerinde bazıları çok açıktı. En son kız kardeşim sırt dekolteli, fazlaca geniş olan bir kıyafetle çıktı karşımıza. Okuldan arkadaşının yakın zamanda düğünü olacaktı, onun için bunu düğünde giysem nasıl olur diye bize soruyordu. Sırtını döndüğünde dövmesi gözüküyordu; dövmeyi Cengiz fark etmişti.
-Cengiz: Dövmen ne kadar güzelmiş Zeynep.
-Zeynep: Yaaa, öyle mi Cengiz amca? Annemin hatırası diyelim, annemde de aynısı var, beraber yaptırdık ana-kız.
-Cengiz: Öyle mi? Ne kadar güzel, zevkli kadın Annen boşuna dememişler, anasına bak, kızını al diye.
Annemle yine göz göze geldik ama bir şey demiyorduk. Birkaç parça elbise aldık, yine ödemelerini Cengiz yaptı. Ordan ehliyet kursuna uğrayıp kız kardeşimin kurs kaydını başlattık onuda cengiz ödedi .Arabaya geri dönüp yola koyulduk. Cengiz'in ofisine döndük, Cengiz arabadan indi. Biz yola devam edecektik, kendi evimize, yazlığa dönecektik.
-Cengiz: 1 dakika bekleyin beni.
Cengiz otoparktan kendi arabasına bindi, yanımıza geldi, arabanın camından çıkarak.
-Cengiz: Zeynep, ne bekliyorsun, gelsene.
Zeynep arabadan bir hevesle indi, yüzünde gülücükler açıyordu; hemen Cengiz'in arabasına atladı. Kız kardeşim o gün üstünde tayt ve crop vardı; götü kocaman meydandaydı.
Ben önde, Cengiz arkada yola doğru koyulduk. Sahil yoluna girdikten sonra Cengiz arabanın 4'lülerini yaktı ve kenara çekti. Dikiz aynasından baktığımda kız kardeşim arabadan indi ve şoför koltuğuna geçti. Kendi içimden "Hadi canım" diyordum ama Cengiz arabadan inmedi. Ben de kenara geçip yavaşlamıştım. Sahil yolu olduğu için yazlığa kadar dümdüz bir yoldu. Cengiz arabasıyla yanımızdan geçip bizi solladı. Kız kardeşim Cengiz'in kucağına oturmuş, direksiyonu elleriyle tutuyordu. Yanımızdan geçerken bize gülümseyip el salladı.
Bu kız ne yapıyordu, anlamıştım; değildim. Bu durum Cengiz'in işine geliyordu. 21 yaşında çıtır bir kızı kucağına almış, arabada gezdiriyordu. Yazlığın önüne geldik, Cengiz ile kız kardeşim arabadan indiler. Cengiz'in önündeki kabarıklık belli oluyordu.
-Zeynep: Çok keyif aldım, Cengiz amca, çok teşekkür ederim.
-Cengiz: Ne demek kızım, yarın bir daha yaparız ama şimdi gitmem gerek.
Ben Cengiz ile kız kardeşime odaklanmışken, annem çoktan arabadan inip yazlığa doğru gitmişti. Birden evden bir gürültü, bağırış koptu; annemin sesi evin içinde yankılanıyordu. Eyvah, o kadar şeyin içinde ben babama haber vermeyi unutmuştum. Annem, babam ile Harun amcayı suç üstü yakalamıştı. Harun amca üstünü hemen giyinip yanımızdan ayrıldı. Eve girdiğimizde Pınar'ın annesi ile babam yarı çıplak sayılırdı. Cengiz de peşimizden geldi. Annem öfkeden deliye dönmüştü; araya Cengiz girip ayırdı. Annem, babamın üstüne çok gidiyordu. İçimden ben de anneme karşı patlamak istedim ama şimdi sırası değildi. Benim için Pınar çok utanmıştı; Pınar'a karşı ben de utanmıştım çünkü onun annesi babasını aldatırken, benim babam da annemi aldatmıştı. Kız kardeşim olayların şoku içindeydi; tatilimiz zehir olmuştu. Annem kapıyı vurup gitti, peşinden kız kardeşim de gitti. Cengiz, araya girip annem ile kız kardeşimi arabaya alıp götürdü. Geriye Pınar ile annesi, babam ile ben kalmıştım. Babam bana karşı biraz söylendi, ben de unuttuğumu söyledim.
-Babam: İyi bok yedin.
-Baba: Suçu işleyen sen, sorumlu ben mi oldum şimdi?
Babam da bana karşılık veremiyordu; o da hatasını biliyordu. Babama karşı koz verebilirdim ama bu sefer ailemiz dağılabilirdi. Pınar, yüzüme bakmaya utanıyordu. Pınar'a, "Hazırlanın, sizi bırakayım," dedim. Pınar ile annesini evlerine bıraktım. Geri döndüğümde babam evde oturmuş alkol alıyordu. Babamı biraz teselli ettikten sonra annemi aradım. Annem öfkeli, numarasına devam ediyordu. Anneme acil görüşmemiz gerektiğini, nerede olduklarını sordum. Annem eve geldiğini söyledi. Eve gittim; annem kendi odasında valiz hazırlıyordu. "Hayırdır?" diye sordum. Güya kız kardeşimin yanında şov yapıyordu; kendi yediği bokları bir ben biliyordum. Bana karşı da geri durmak istemiyordu. Kız kardeşimi odadan çıkardım.