- Çok geç oldu anne, artık yatsak mı? diye mesaj verdim. Bu durumu Cengiz anlamıştı. Cengiz, "Aynen, geç oldu, ben de kalkayım." diyerek evden ayrıldı. Annem mutfağı toplayıp kendi odasına gitti, ben de kendi odama gittim. Annem uyuduktan sonra telefonunu tekrar aldım, mesajları tek tek okudum. Yine kendi aralarında işi ilerletmişlerdi; yarın için çok iyi plan yapmışlar. Hadi, bugün bir şekilde engel oldum, yarın da oldum diyelim. Diğer günler ne olacaktı? Sürekli annemin peşinde mi gezecektim? Benim de kendime ait bir hayatım vardı. Kendi odama geçtim, sabaha kadar oyun oynarken ne yapmam gerektiğini düşündüm. Bir türlü kesin çözüm bulamıyordum. Sabah olmuştu, annem kahvaltıya çağırdı. Suratsız bir şekilde kahvaltıya oturdum, kahvaltımı yaptım. Annem, benim her zaman evden çıktığım gibi o günde çıkmamı bekliyordu. Gelip gidip beni kontrol ediyordu. Bir bahane bularak beni evden yollamaya çalıştı. Dün gece çok düşünmüştüm; en son bu olaylar yüzünden tekrar annemle sözlü bir şekilde kavga etmeye başladık. En son ağzımdan tek tek her şey döküldü, onları gördüğümü söyledim. Annem inkar etti, beni yalanladı. Ben de çekmiş olduğum video kaydını gösterdim. Annem küsüp odasına gitti, akşama kadar odasından çıkmadı. Kardeşim eve gelince ben de kapıyı vurup evden çıktım. Eve geldiğimde annem hâlâ kendi odasındaydı. Kardeşim olanı biteni öğrenmek istiyordu ama bir şey anlatmadım.
Gece olduğunda annem uyumuştu. Gidip telefonu alıp tekrardan mesajlara baktım. Annem, tüm olan biteni Cengiz'e anlatmıştı. Cengiz de bir şekilde annemi ikna etmeye çalışmış, tabii adam ekmeğinin peşinde, bırakır mı? Tam 3 gün boyunca evde suratsız bir şekilde gezdim, annemle hiç konuşmuyordum. 3 günün sonunda annem yanıma geldi, benimle konuşmaya çalışıyordu. Anneme yüz vermedim. En son isyan etti annem. Ben anneme tek şart koştum; o adamla konuştuğunu hâlâ bildiğimi söyledim. O adamı hayatından çıkardığın gün seninle konuşurum dedim. Anneme şartımı dile getirdim. Annem tekrardan odasına gitti. Gece telefonunu alıp yine baktım, o adamla yine konuşmuş, bir şeyleri anlatmış. Ben hâlâ aynı fikirdeydim. 2 gün daha geçti, annemle konuşmuyordum. Annem tekrar yanıma geldi, telefonu eline almıştı; adamı WhatsApp'tan her yerden engellemişti.
- Annem: "Bak, artık Cengiz diye biri yok. Her yerden engelledim, daha yazmaz, ulaşamaz bana. İstediğin oldu mu, ben senin annenim."
Annem saydı, söyledi, etti; bana hiç tepki vermedim. Sonra kendi odasına gitti. Gece olmuştu. Uyuduktan sonra yine gidip kontrol ettim, evet, adamı engellemişti. Adam başka numaralardan mesaj atmış, yazmış. Hepsine engel atıp "Daha yazma bana" diye uyarmıştı. Aferin annem, akıllanmıştı. Yaptığının hatanın farkına varmış gibiydi. Bir yazısında:
- Annem: "Cengiz, yaptığım bir hataydı. Bunu sen de ben de biliyoruz. Daha olmayacak, bir daha yazma lütfen." diye uyarıda bulunmuş.
Aradan bir hafta daha geçmişti. Artık ben anneme karşı normale dönmüştüm. Her gece gidip telefonunu kontrol ediyordum. Cengiz'den gelen tüm aramalar ve mesajları engellemişti. Artık Cengiz de yazmayı bırakmıştı. Ertesi gün babam eve geldi. Babamın eve gelmesiyle birlikte eski aile ortamımız tekrar oluşmuştu. Ben de Pınar ile daha rahat vakit geçirip eğleniyordum. Kız kardeşim ise TikTok'ta bayağı ünlenmeye başlamıştı. Kız kardeşim akıllı bir kızdı; öyle alelade erkeklere tav olacağını sanmıyorum. Sevgilisi veya manitası oluyordu, biliyordum telefon konuşmalarından veya odaya gidip kapanmalarından. Ama kendim en azından bilen bir kardeşim olduğundan emindim; en azından ben öyle düşünüyordum. Aradan iki gün daha geçti. Babam eve gelip anneme hazırlık yapmasını söyledi. Annem "Kim gelecek?" diye sorunca, "Cengiz Bey ve ailesi," dedi. Cengiz lafını duyunca yine sinirlendim ama babama bir şey diyemezdim; evin reisi oydu sonuçta. Olan biteni duysa ne derdi, ne yapardı, tahmin bile edemiyorum. Annem ile göz göze geldik ama bir şey çaktırmamaya çalıştı. ben odama, annem de mutfağa gitti. Hazırlıklara başladı. Ben PC başında takılıyordum. Akşam 20.00 gibi Cengiz Bey ile ailesi geldi.
İçeriye Cengiz Bey girdi, ardında eşi Müge Hanım girdi. Müge Hanım 47 yaşında. Ardından Cengiz Bey'in oğlu girdi; ismi Burak, 28 yaşında. Bir de Cengiz Bey'in kızı varmış; ismi Derya, o da benimle yaşıt, 24 yaşında.
Oturma odasındaki büyük masayı hazırlamıştık. Evde toplam 8 kişi karşılıklı bir şekilde masalara oturduk. Gözüm sürekli annemdeydi; annem başını yukarı kaldırıp hiç Cengiz Bey'e bakmıyordu. Masada annem ile Müge Hanım sohbet ederken, Cengiz Bey ile babam yeni proje hakkında konuşuyordu. Proje sahibi Cengiz Bey, şantiye şefi babam olacaktı; yani müteahhit veya yeni ismiyle mühendis diyebiliriz.
Bu seferki iş yine İstanbul'daydı. Babama yolculuk gözüküyordu; ancak bu sefer babam beni yanında götürmeye niyetliydi. Yine bir bahane bulup sıyrılmam lazımdı. Yemeklerimizi yemiştik, tatlıları da yedikten sonra babam dolaptan alkol şişlerini getirdi. Annem de çerez servisini yapmasını istedi. Yine büyükler olarak demleneceklerdi, biz de gençler olarak kendi odamıza çekilmiştik. Her ne kadar Cengiz'e karşı kanım ısınmamış olsa bile, oğlu babası gibi değildi; çok cana yakın davranıyordu. Burak zaten kendisi editör ve yazılımcıymış. Birçok yayıncıya da editörlük veya modluk yapıyormuş. Bunu duyan kız kardeşim de TikToker olduğunu söyledi. Kız kardeşimin yaklaşık 30.000 takipçisi filan vardı. Burak ise milyon takipçisi olan hesaplara editörlük yaptığını duyunca, ben de ona kendi setup'ımı göstermek istedim. Kız kardeşim de iyice meraklıydı. Burak, ben, kız kardeşim ve Derya benim odaya geldik. Burak, benim dizmiş olduğum setupları inceledi. Konu teknoloji olunca, gençler olarak ilgimizi çekiyordu. Bir de Burak tam benim kafadan bir çocuk gibiydi; nedense çocuğa içim ısınmıştı. Bilgisayara oturup iyice inceledi.
- Burak: Sen istesen çok rahat yayıncı olursun.
- Olurum da, hatta denedim bir ara; olmadı, öyle ya, yapamadım.
- Burak: Her mesleğin inceliği olduğu gibi, bunun da incelikleri var.
Burak, PC başına geçince kullandığı uygulamaları gösteriyordu. Ben ve kız kardeşim Burak'ın yaptığı şeyleri izliyorduk. Ben kendimi PC kurdu sanarken, Burak'ın yanında hiçbir şeymişim onu fark ettim. Adamın bilmediği nane yoktu; bundan kız kardeşim de etkilenmişti. Kız kardeşim de hemen kendi TikTok hesabını benim PC'de açtı, Burak'a gösteriyordu. Burak da algoritma için yapması gerekenleri kız kardeşime anlatıyordu. Derya'nın da TikTok hesabı vardı; onun da en az 100.000 takipçisi vardı. Burak'ın kendi hesabı vardı, onun da öyle ama aktif kullanmıyordu. Benim kız kardeşim TikTok'tan pek para kazanmıyordu zaten; TikTok gelen paradan %70 kesiyordu, %30 sana kalıyordu; o da 3-5 bir şeydi.
Ben Burak'la kanka olmuştum, kız kardeşim de Derya'yla. Hatta kız kardeşim dışarı çıkıp TikTok çekelim diye teklifte bulundu. Beraber gençler olarak dışarı çıktık, hava güzeldi. Zaten hemen herkes birbirini ekleyip takip etmeye başladı. Ben de biraz bu işlere merak salmaya başladım. Burak, bakış açımı biraz değiştirmişti. Kazandığı ücreti gördükten sonra "Neden olmasın?" diyordum. Zaten o da admin olduğu VIP veya modluk yaptığı sağlam gruplara beni de eklemişti. Bana da bir TikTok hesabı oluşturdu. Zamanla kasarsın, buradan yürü, yavaş yavaş, LOL, CS, VALO oynarken takipçi kasarsın diye tavsiye veriyordu. Aklıma yatmadı değil. Kızlar kendi aralarında parkta video çekerken, Burak'ta farklı konular olduğunu söyledi. Burak'ın ekstra yürüttüğü, modluğunu yaptığı bir ifşa sitesi de vardı.
-Burak: Asıl parayı ben buradan vuruyorum.
-Nasıl?
-Burak: Türk amatör ifşalar oluyor grup içinde, zaten adminlik yapıyorum. Ondan fenomen olan ünlüler bilerek videolarını bana yolluyor. Ben de sanki ifşası çıkmış gibi yayınlıyorum. Hem onlar daha çok ünlenip para kazanıyor, hem de ben kazanıyorum ama %50'yi onlara kazandığımı veriyorum, geri kalan payda benim oluyor.
-Haydi ya, sen ciddisin.
-Burak: Bak, bunu bir tek sana söylüyorum, diğer kimse bilmiyor ifşa kanalı yönettiğimi.
-Sorun yok, bende sır olarak kalır. Vay be, demek bu fenomenler bilerek kendilerini ifşalatıyor.
-Burak: Aynen öyle, zaten stok videolar oluyor. Ne zaman hangi kişi gündeme çok gelirse, direkt patlatıyoruz. Videosunu alıyor, başını gidiyor. Zaten bunlar da bakıyorlar, böyle olacak gibi değil. En kısa yolu bu diyerek umursamıyor kimse. İki gün sonra herkes unutuyor zaten, kimler kimler ifşalandı da normal hayatına devam ediyor, görmüyor musun?
Kız kardeşim Derya'yla video çektikten sonra 30.000 takipçiden hemen 35.000 takipçiye ulaştı. 5 bin takipçi kazanması 1-2 saatini almadı. Kız yayın açmış, bunu takip edin diye o yayına arkada biz de dahil olduk. Benim yeni hesabıma da 2-3 bin kişi gelmişti. Bu iş hoşuma gitmeye başladı. Eve döndük, bizimkiler kendilerinden biraz geçmişti; saat geç olmuştu. Cengiz Bey ve ailesi kalkıp evlerine gittiler. Zaten eşi ve çocukları İzmir'de tatile gelmişlerdi; normalde İstanbul'da oturuyorlar. Benim hesabıma takipçi gelmeye devam ediyordu; takipçi sayım 3 bin olmuştu. Kız kardeşim 40 bine kadar yaklaşmıştı, ben de mutluydum. Kız kardeşim de hemen odama gidip TikTok'tan yayın açmaya başladım. Oyuna girdim, telefonu monitöre çevirdim, oynadığım oyunu TikTok'ta yayınlıyordum. 50-60 kişi vardı yayında; oyun hakkında sohbet muhabbet dönüyordu. 2 dakika sonra odama kız kardeşim geldi.
-Zeynep: Abi hayırdır, hemen yayın açmışsın, bakıyorum, sen de mi TikTokçu olacaksın yoksa?
Kız kardeşim odaya geldiği gibi yayındaki insan sayısı biraz daha artmaya başladı.
Kız kardeşim de benim yanımda yayın açmaya başladı. Kendi yayınında takipçilerine abim oyun oynarken onu zorbalıyorum diye yayına girmiş. Oradan da benim hesabıma gelenler olmaya başladı. Ekranı yarı monitöre, yarı bize doğru çevirdim. Kız kardeşim ekranda oldukça izlenme sayısı ve takipçim daha çok artıyordu.
O geceyi öyle bitirdik ki, kafamı yastığa koyduğumda o gün benim için çok güzel geçmişti. Bir sürü insan yorum yapıp bir şeyler soruyordu, takip ediyordu. Demek ki az fenomen ünlü olmak böyle bir şeydi. Onlar yorum yaptıkça ve beğendikçe benim daha çok hoşuma gitmeye başladı. Ama kız kardeşim ekrana girince izlenme ve takipçi sayısı iki kat artıyordu. Aklıma bir fikir gelmişti; kız kardeşim de okulda bayağı ünlenmeye başlamıştı. Akşam olunca kız kardeşimi yanıma çağırdım. Yapacağımız konsepti anlattım. Kız kardeşimi bilgisayara oturttum. Normalde oyun oynamaktan hiç anlamazdı. Kız kardeşime "LoL, CS, Valo oynatıyorum" diye yayın başlığı açtım. İzlenme sayısı 500-600 kişiye kadar çıktı. Yorumlar hızlı bir şekilde akıyordu; sapıkça şeyler yazanlar da vardı tabii ama çok aldırış etmedim. Artık kız kardeşim gibi ben de biraz TikTok'çu olmuştum.
Çalışmıyordum artık, ben de biraz ünlü olmayı, cebime para girmesini istemiştim. Diğer gün aklıma yeni bir fikir geldi; bu sefer kız kardeşimden sonra annemi bilgisayar başına oturttum, ona oyun oynatıyordum. Benim videolarım keşfete düştükten sonra WhatsApp grubundan askerde tanıştığım çocuklar bana mesaj attılar.
- WhatsApp grup: "Lan Ömer, bu kız ile kadın senin annenle kız kardeşim miydi amq"
- "Evet ama öz değil, üvey. Kız kardeşimle üvey annem."
- WhatsApp grup: "Vay amına koyayım, baştan niye söylemiyorsun?"
- "Lan nasıl söyleyim, o kadar abaza askerin içinde."
- WhatsApp grup: "Doğru, sen de haklısın kanka ama biz bu karı ile kıza o kadar şey yazdık, alınmadın değil mi, bilmiyorduk sonuçta."
- "Yok, alınmadım sonuçta, bilmiyordunuz, biraz benim de hatam var."
- WhatsApp grup: "Ee kanka, şimdi bunların videolarını sen bize çekip atmıştın, şimdi hatırladım."
- "Evet, doğru atmıştım, değil mi?"
- WhatsApp grup: "Evet, attın, attın, götünü çekiyordun hatta, niye öyle bir şey yaptın o zaman?"
- "Amq, 50 askerin içinde söylemek var, burada biz bize söylemek var. Zaten üvey, o an sizi tahrik etmek için atmıştım."
- WhatsApp grup: "Vay amq, bizle taşak geçiyordun he."
- "Evet, biraz böyle oldu. Ne oldu, kızdınız mı yoksa?"
- WhatsApp grup: "Vay amcık piçe bak, aklı sıra bizle eğleniyor, tabii paşamız orada keyfi yerinde."
- "Tabii, keyfim yerinde olacak, iki çıtırın yanındayım. Sizin gibi amele olup eşek götü görmüyorum sonuçta."