← Ana Sayfaya Dön

TİKTOK 4

📌 GRUP

Zeynep odadan çıkmıştı; altındaki pembe bikinisi duruyordu, üstüne beyaz mini şort ve beyaz crop giymişti. İçinden bikinisi çok rahat belli oluyordu. Arabaya atladık, beraber yola koyulduk. Bikini satan yer, araba ile 15-20 dakikalık bir mesafe uzaklıktaydı. Bikini satan dükkâna geldik; içeride 2-3 tane çalışan genç ve birkaç tane de müşteri vardı..

Gençler, kız kardeşimle annemi görünce hemen bize yöneldiler.

-Satıcı: Buyurun, nasıl yardımcı olayım?

-Annem: Mayo bakıyorduk.

Satıcı, üst raflardaki mankenlerin üzerinde olan mayoları gösteriyordu.

-Satıcı: Nasıl bir şey olsun?

Annem, tek tek mankenlere bakıyordu; biraz tereddüt ediyordu bikini seçerken. Benim için fırsat doğmuştu, içlerinde en seksi ve en dekolteli olan mayoyla yanına geldim.

-Buna ne dersin, anne?

-Annem: Aman oğlum, o çok açık değil mi? Baksana, sırt dekoltesi de var.

-Hiç böyle mayon yoktu galiba, anne.

-Annem: Evet ama oğlum, bu çok açık olmaz.

-Olsun, bir dene, üstünde görelim, biz karar verelim.

-Zeynep: Aynen, anne, üstünde görmeden anlayamazsın.

Kız kardeşim dünden razıydı; onu serbest bıraksak hemen gidip Brazilian bikini alacaktı. Annemi teşvik ediyordu, kendisi istediğini rahat rahat alsın ama bilmiyorlardı ki benim amacım farklıydı. Artık eski Ömer gitmiş, bir başkası gelmişti; bana bu konularda güvenleri tamdı.

Annem, deneme kabinine gidip mayosunu giyip geldi. Mayo, annemin son zamanlarda aldığı kilodan kaynaklı hafif sıkı gelmişti; memeleri baya dolgun, sırtı da kuyruk sokumuna kadar açıktı. Mayonun bikini kısmı, göt yanaklarını anca kaplıyordu.

-Çok güzel olmuş, anne, bence bunu alalım.

-Zeynep: Bence de çok yakıştı, anne ama sana diyeyim, Aynur abla seni böyle görmesin, hasetinden çatlar.

Bu söz, annemin bam teline basmıştı; Zeynep az kurnaz değildi. Anneme bunu aldırıp kendisi daha açık bir şey alacaktı ama her türlü bu durumdan ben kazançlıydım.

Annemin mayo işi bitmişti, birkaç model daha aldık ona benzer. Sıra kız kardeşimdeydi.

Kız kardeşim kendisine bikini ve mayo bakıyordu ama hepsi ince kesim, ipli tarzdaydı. Annemi bir türlü ikna edemiyordu. En son bikini kısmı üçgen tanga olan bir seti satın aldık ve yola koyulduk.

-----Hafızayı Tazelemek ve Yeni Karakterleri Tanımak için extra Bir Not Geçiyorum size -----------

-Harun amca: 48 yaşında, babamın arkadaşı.

-Aynur abla: 42 yaşında, Harun amcanın karısı.

-Ayşenur: 21-22 yaşında, Harun amcanın kızı.

-Emre: 18-19 yaşında, Harun amcanın oğlu.

-Hakan: 54 yaşında, kendisi babam olur.

-Ceyda: 44 yaşında, kendisi annem olur.

-Ömer: 24 yaşında, yani ben kendim.

-Zeynep: 21-22 yaşında, kendisi kız kardeşim olur.

-Pınar: 22 yaşında, kendisi hem nişanlım hem de kız kardeşimin arkadaşı olur.

-Şerife: 45 yaşında, Pınar'ın annesi olur.

-Hüseyin: 53 yaşında, Pınar'ın babası olur.

-Meryem: 28 yaşında, Pınar'ın ablası olur.

-Ramazan: 32 yaşında, Pınar'ın eniştesi, ablasının kocası olur.

-Halil: 18-19 yaşında, o da Pınar'ın erkek kardeşi olur.

-Son olarak, Harun amcanın arkadaşı, bize evini ödünç veren iş insanı Cengiz Bey var; o da 52 yaşında.

Arabaya bindik, yazlığa doğru giderken babam aradı. Babamın her şeyden haberi vardı; giderken haber vermiştik anneme mayo alacağız diye.

-Babam: Alo?

-Efendim baba.

-Babam: Nerdesiniz oğlum, biz plaja indik.

-Şimdi yoldayız baba, 5-10 dakikaya geliyoruz.

-Babam: Tamam oğlum, bekliyoruz.

Telefonu kapatmıştım, yazlığın önüne geldik. Annem ile kız kardeşim hemen eve girdiler; içlerinde mayo ve bikineleri hazırdı, sadece üstündeki kıyafetleri bırakıp geri geleceklerdi. O sırada ben de kapının önüne arabayı park ediyordum. Acele ile arabayı park edip hemen peşlerinden ben de eve girdim. Annem ile kız kardeşim gelen misafirler hakkında dedikoduya başlamışlardı.

-Annem: Kız, sen görüyor musun Aynur'u? Nasıl da zayıflamış, sırf gösteriş yapmak için yemeden içmeden kesilmiş.

-Zeynep: Aman boşver anne, o hep öyle. Olsa ne olur, giydiği mayoyu görmedin mi?

-Annem: Görmem mi? Hadi, kocasının yanında giyinmiş, şimdi yabancılar var, elalemin yanında o kadar gösterişe gerek yok. Gerçi bu aldığımız mayo da öyle oldu, benim zorla aldırdınız bana.

Annem aynada kendine bakıyordu.

-Annem: Kızım, valla bu çok açık oldu Aynur'a. O kadar laf yaptık, ben daha fenasını giydim.

-Zeynep: Boşver anne, sen hem o kuru göt bir şey, senin dolgun vücudun var, sana çok yakışmış. Hem seni o bu halde görünce eminim kıskançlıktan çatlayacaktır.

-Annem: Teşekkür ederim kızım, sen bir tanesin, sen de çok güzel olmuşsun.

-Zeynep: Tabi güzel olacağım, sonuçta kimin kızıyım ben?

-Zeynep: He anne, bu arada sana ne diyeceğim?

-Annem: Buyur kızım.

-Zeynep: Plajdayken beraber TikTok videosu çekelim.

-Annem: Bu halde mi kızım?

-Zeynep: Ne varmış anne, halimizde herkes gibi plaja gidiyoruz.

-Annem: Tamam da kızım, çok açık değil mi bunlar sosyal medya için?

-Zeynep: Ne alakası var anne, herkes öyle artık sosyal medyada. Hem biz geri kafalı mıyız? Baksana Pınar'ın ailesine, iyice yobaz kalmış. Bu devirde haşema ile denize giren mi kaldı?

-Annem: Aynen, doğru diyorsun. Ben de onu öyle görünce şaşırdım. Allah'tan kızları biraz daha düzgün giyinmişler, yoksa dışarıdan aynı yerde gözükmek istemezdim. Bizi fakir gösteriyorlar.

Annem ile kız kardeşim Pınar'ın ailesini biraz hor görmesi beni üzmüştü. Aslında bu niyette insanlar değildi her ikisi de; ancak topluca yapılan bir aktiviteye, eskiden gelen alışkanlıkları olduğu için yanlarında öyle çarşaflı, türbanlı veya kapalı kadınlar çok yoktu. İzmir'de öyle haşema ile denize giren kişiler görmezdik, en azından bizim gittiğimiz yerlerde.

Olduğum yerde biraz ses yaparak annemle kız kardeşime seslendim.

- "Haydi, hazır değil misiniz? Herkes bizi bekliyor, misafirlere ayıp olmasın."

- Annem: "Tamam, geliyoruz oğlum."

Annemle kız kardeşim aşağıya doğru iniyorlardı; gerçekten ikisi de harika görünüyordu. Annemin üstünde ince kumaşlı, derin sırt ve göğüs dekolteli siyah bir mayosu vardı. Kızıl saçları, süt beyaz vücudu ile şahane gözüküyordu. Kız kardeşim ise sarı-kumral karışık saçlarıyla, aynı annem gibi süt beyaz teninin üstünde pembe bikinisiyle karşımdaydı. Önceden olsa, ikisinin de vücudunu bu denli incelemezdim çünkü hemen hemen her zaman gördüğüm haldelerdi ama düşünce tarzım artık değişmişti. Evin önünden çıkarken bir havuz ve güzel bir bahçesi vardı. Annemle kız kardeşime, "Gelin, beraber resim çekelim," dedim; onlar da kabul ettiler. Beraber birkaç tane selfie çektik. Yola koyulduk, plaja doğru ilerliyorduk. Ben biraz yavaşlayıp geride kaldım; annemle kız kardeşim önümde ilerliyorlardı. İkisinin de şahane kalçaları bir sağa, bir sola doğru sallanıyordu. Arkalarından gizlice video kaydı alıyordum.

askerdeyken kurduğumuz WhatsApp grubuna mesaj attım.

-Nasılsınız millet?

-WP Grup: İyiyiz, Ömer seni sormalı.

-Valla ben de iyiyim, tatile geldim şimdi.

-WP Grup: Oh valla hayat sana güzel.

-Sizler ne yapıyorsunuz?

-WP Grup: Ne yapalım, biz de amele gibi çalışıyoruz.

-Ne işi yapıyorsunuz?

-Zübeyir: Valla ben köye geldim, öyle boş boş geziyorum.

-Ahmet: Valla ben de İstanbul'dayım, abim telefoncu dükkanı açmıştı, orada takılıyoruz beraber.

-İyi, abine selam söyle.

-Ahmet: Aleyküm selam.

-Murtaza: Ben inşaattayım, amına koyayım, babamla birlikteyim.

-Haydi ya, sen inşaat işi mi yapıyordun?

-Murtaza: He valla, babam demir ustası, onunla takılıyoruz. Beraber geldiğim gibi yeni bir iş almış, hemen yardıma çağırdı, amına koyayım, ben de şans olsa kız doğardım zaten.

-Bayram: Aynı dert bende de var, amk, ben de inşaattayım şu an. Yaz ayı olduğu için inşaat sektörüne baya eleman lazımdı.

-Sen ne iş yapıyorsun Bayram?

-Bayram: Ben kalıpçıyım.

-Bayram: Sen ne iş yapıyordun bu arada?

-Ben şu an çalışmıyorum, baba parası yiyorum ama benim babam müteahhit. Ben de üniversiteyi mühendis olarak bitirdim, şu an onun yanında aldığı proje olursa oraya başlayacağım, şuanlık boştayım.

-Bayram: Vay amına koyayım, ne şanslı herifsin, biz amele gibi çalışalım.

-Sizde okuyup mühendis olsaydınız, amk, ben mi dedim amele gibi gidin çalışın diye?

-Murtaza: Senin baban müteahhitse, İzmir'de çok iş olduğunu söylüyorlar. Babana eleman lazımsa söyle kanka, biz geliriz, burada eşek inek görmekten bıktık, amk, en azından İzmir'de güzel kızları görürüz.

-He, o konuyu diyorsanız size bir haberim var, biraz kıskanabilirsiniz.

-WP Grup: Ne oldu lan?

-Şu an 2 hatun ile birlikteyim, biri çıtır, biri olgun.

-WP Grup: Vay piç, resim varsa yollasana kanka.

Kız kardeşim ve annem ile olan resmi WP grubuna attım.

-WP Grup: Oha amk, bu askerdeyken baktığımız kız ile anası değil mi?

-Aynen, ta kendisi.

-WP Grup: Nasıl yaptın amk, daha askerden geleli 2-3 gün oldu.

-Siz beni boş beleş mi sandınız amk?

-WP Grup: Vay piç, ne göt herifsin amına koyayım.

-Dahasını da ister misiniz millet?

-Wp Grup: Varsa yolla kanka, elimiz sikimizde seni bekliyoruz.
Annemle kız kardeşimi arkadan çektiğim videoları gruba atıyordum, gruptaki çocuklar iyice çıldırmış, çok fena kıskanıyorlardı beni.

-Murtaza: Amına koyayım Ömer, o babana söyle ben İzmir'e geliyorum, amele olarak çalışacağım babanın yanında, para da istemiyorum, yeter ki sen bu çıtırları ayarla bize.

-Bayram: Aynen aynen kanka, biz karın tokluğuna da çalışırız. Bune lan hayat mı bizimkisi? Ben burada duvara mala vuruyorum, sen orada amcıga göte mala vuruyorsun, adalet mi lan bu?

Valla beyler, kusura bakmayın, yakışıklı olmanın avantajı bunlar. Şimdi bu gece bu yavrular benim olacak, artık size de 31 çekmek düşer. WhatsApp grubundaki çocuklarla alay ediyordum annemle kız kardeşim üzerinden ama bir yandan da hoşuma gidiyordu. Kendi aralarında annemle kız kardeşimi "öyle yapardım, böyle yapardım" diye bahsederken ben de hayal dünyasına kapılmıştım. Bu durum beni çok etkilemeye başlamıştı; annemle kız kardeşimin hakkında konuşmayı çok seviyordum.

Bizimkilerin çok gerisinde kalmıştım. Telefon elimde, WhatsApp grubuna dalmış giderken Zeynep seslendi.

-Zeynep: "Haydi abi, bize acele ettiriyordun, arkada sen kaldın."

-Tamam, geliyorum" diyip yola koyuldum. WhatsApp grubuna da mesaj attım: "Şimdi plaja gidiyorum, akşam yazarım."

Plaja giriş ücretliydi. Plaj içinde sörf tahtaları, şemsiye,ve şezlong almakta ücretliydi. Plaj ücretine, eğer yiyecek içecek servisi alırsanız, giriş ücretinden düşüyorlardı ama belli bir limit sınırı vardı; kişi başı 2.500 TL gibi bir rakam. Bu rakam bizler için hiç sorun değildi, sadece Pınar'ın ailesini maddi olarak zorlayabilirdi. İçeride güzel büfe tarzı yerler vardı. Bizimkiler plajın içinde bir çay bahçesine oturmuş, bizleri bekliyorlardı. Plaj kalabalıktı ama öyle etrafta it çarpulcu tipte birileri yoktu. Çoğu insan rahat ve elit seviyedeydi. Sonuçta işin içinde bir miktar para olunca bu tür vasıfsız insanların sayısı da azalıyordu. Haliyle bizim de gelmemizle "Ne yapalım?" diye kendi aramızda bir plan yapıyorduk. Plajın orta kısmında büyük bir boşluk arıyorduk. Güzel bir yer bulduktan sonra biz erkekler olarak şezlong ve şemsiye almaya gittik. Ücretini ödeyip geri bizimkilerin yanına geldik.

-Zeynep: "Abi, sörf tahtaları da varmış, sörf de yaparız, değil mi?"

-Tabi, yaparız, neden olmasın?

Grup 3'e ayrılmıştı:

Annem, Aynur, Şerife bir tarafa,

Babam, Harun, Hüseyin bir tarafa,

Biz de gençler olarak ben, Ramazan, Meryem, Pınar, Zeynep, Ayşenur, Halil ve Emre beraber yol boyu sohbet ediyorduk.

Gözlerim Pınar'ın ablasının kocası olan Ramazan'a takılmıştı. Karısından çok gizli kaçak kızlara bakıyordu. Karısı biraz daha düzgün giyinmişti ama gruptaki kızlar 21-22 yaşlarında genç çıtırlardı. Aynı şekilde Pınar'ın kardeşi Halil de kız kardeşimin arkasına bakarken birkaç kere yakaladım. Ailecek biraz abazalık vardı. Emre için normaldi bu durumlar çünkü her yaz plaja gelir, üstsüz güneşlenen turistleri veya kızları görürdük zaten.

Yorum Yap

Yorumlar