Aradan 2-3 ay daha geçmişti, bir hevesle Zeynep benim yanıma geldi.
-Zeynep: Abi, bak ne oldu, bak ne oldu!
-Ne oldu, kızım?
-Zeynep: Bak, takipçi sayıma!
Zeynep'in takipçi sayısı 3.000 olmuştu.
-Ne yaptın lan, bot mu attırdın hesaba yoksa?
-Zeynep: Yaaa, sen öyle san abi, bir de "bir bok olmaz" diyordun. Senden bak, gör, nasılda takip ediyorlar, kardeşini, kardeşin ünlü oldu, ünlü!
-3.000 kişi ile mi ünlü oldun? diyip daha çok kahkaha atıyordum.
-Zeynep: Gül sen, gül! Bu hesap 30.000 olunca göreceğim ben seni!
Uygulamalardan az çok anladığım için 3.000 sayısının yarısının boş olduğunu, diğer yarısının da zaten boş insan olduğunu bildiğim için çok kafaya takmadım. O sırada eve annem geldi, Zeynep koşarak annemin yanına gitti.
-Zeynep: Anne, anne, koş gel!
-Annem: Ne oldu, kızım?
-Zeynep: Seninle çektiğimiz video var ya, kanalda en çok izlenen video oldu!
-Annem: Hadi ya!
-Zeynep: Aynen, anne, gel seninle bir video daha çekelim!
-Annem: Dur, kızım, bir üstümü değiştireyim.
Ben bu olanları diğer odadan duyuyordum, odadan seslenerek:
Zeynep, baktın kendin ünlü olamayacaksın, annemimi kullanıyorsun sen, var ya, sen az değilsin! Artık senden her şeyi beklerim, şikeci seni, bir de ünlü olacakmış, dikkat et, senden önce annem ünlü olmasın! diyerek dalga geçmeye devam ediyordum.
Arada 2-3 ay geçmişti. Zeynep hâlâ sosyal medya delisi olmuş, evin içinde ara sıra saçma sapan TikTok videoları çekmeye devam ediyordu. Bazı videolarına annemi de dahil ediyordu. Ufak bir göz gezdirdiğimde içimden ne kadar saçma olduğunu bir kez daha anladım ama ne yapalım, sonuçta o benim kız kardeşimdi. İşin kötü yanı, bu işe annemi de bulaştırmıştı; artık arkadaşları tarafından annemin de lakabı TikTokçuydu. Bu süre içinde Pınar, bana olan sözünü tutmuştu. Her ne kadar Zeynep, Pınar'la video çekmek istese de Pınar, bana verdiği sözü Zeynep'e hatırlatıyordu. Artık ben tamamen derslerime odaklanmıştım. Aynı şeyleri hem Pınar'a hem de Zeynep'e tembihliyordum ama kime ne? Zeynep çoktan uçmuştu ama en azından sözümü dinleyen biri vardı; o da Pınar. Her şeyi kendi aramızda konuşup anlaşıyorduk. Mezuniyetten sonra Pınar'ı istemeye gittik; söz ve nişanı kendi aramızda yaptık. Nişan yüzükleri takıldı, sırada evlilik vardı. Benim mezuniyetimde nişan olacaktı, Pınar'ın mezuniyetinden sonra da düğünümüzü planlamıştık ama ben mezun olduktan sonra beni kötü bir haber bekliyordu: askerlik.
Bedelli ücretini çoktan yatırmıştık. Babam sağ olsun, maddi desteğini eksik etmiyordu. Bu süre zarfında hem Pınarlarla hem de kendi ailemle konuşup askerlik işini aradan çıkarmak istedim. Zaten toplasan 28 gün yapacaktım. Saçlar, sakallar gitti, askerlikteydim sanki orduya, savaşa, cepheye gidiyor gibiydim. Etrafımdaki kişiler, Pınar'ın ailesi ve benim ailem, özellikle motive edici bir şekilde konuşuyorlardı. Alt tarafı bedelli 28 gün yapıp gelecektim. Birliğim Amasya'ya çıktı, İzmir'e belki şans eseri düşerim diyordum ama çıkmadı, nasipte yokmuş diyelim. Askerliğe gittim, buraları kısa keseyim. İşte teslim oldum, gerekli kıyafet ve malzemeleri aldım, kaldığım koğuşa geçtim, vesaire, filan, filan. İşte bir tek gördüğümüz adam akıllı tekmil vermek oldu, başkada bir şey görmedik zaten. Ne adam akıllı silah tuttuk ne de adam akıllı içtima yaptık. Öyle boş beleş geçen bir 28 gündü. Ancak askerlikte gördüklerim, normal sokakta gördüklerimle aynıydı. Belki de biz bedelli askeriz diye böyle bol keseden davranıyor olabilirdi komutanlar. Herkes serbest, bir sonraki içtima kadar diyince çoğu kişi gizli kaçak getirdiği telefonuyla nerede bir boşluk, gizli yer var, koğuş olur, arka bahçe olur, tuvalet olur, çayır çimen olur, dağılıyorduk. Çoğu da aynı benim mal kız kardeşim gibi TikTok delisi. Kimisi Omegle'ye giriyordu, kimisi Instagram'dan çıkmıyordu, kimisi kazan dairesine girip TikTok'ta yayın açıyordu, Yani kısacası dışarıda neyse benim için bedelli askerlikte oydu. Sadece 28 gün gözetim altında tutuyorlar, sonra salıyorlar. Ama ilerleyen günlerde farklı şeyler olacaktı benim için. Yavaş yavaş kendi aramızda sohbet muhabbet dönüyordu. 2-3 kişi bizim oralı çıktı, İzmirliydi. Bazıları doğulu, baba parası yiyen aşiret tiplerdendi, bazıları velet, bazıları ise Godoman. Bunun ne işi var burada dediğiniz tiplerdendi. Her tipten insan vardı zaten. İlk hafta nasıl geçti anlamadık. İkinci hafta geldiğinde koğuşta takılırken çocuklar eline telefonu almış, TikTok videoları izliyordu, bazıları çok çabuk kaynaştılar. Hatta aralarındaki sohbet şuna dönüyordu: "Şu kızın ifşası var mı? Bu kızı ne sikerim, bu nasıl, bunda ne göt vardır, bunun amcığı pembedir." Bir de askerdeyiz ya, ekstra daha da karı istiyor herkes. Ben tabii nişanlı ve evleneceğimi, kız kardeşimin de olduğunu söylemedim. 58 tane Abaza erkek var koğuşta, içlerinde ben de dahil.
Bir gün yine içtima'dayız komutanlar "Herkes serbest" dedikten sonra koğuşa geldim. Yatağıma uzanıp dinlenmek istiyordum. Odaya 3-4 kişi girdi, telefonlarını sakladıkları yerden çıkarıp TikTok videoları izlemeye başladılar. Birden kız kardeşimin sesini duydum; yatağımdan fırladım. Odadaki çocuklar ne olduğunu anlamadan hepsi birden bana bakmaya başladı. Telefondaki videoyu görmek istedim. Grup doğu kökenli, keko tipte, boş beleş varoş tiplerdi. İsimleri Ahmet, Murtaza, Zübeyir ve Bayram'dı.
-Murtaza: "Ne oldu lan, yataktan niye öyle fırladın?"
-Ses tanıdık geldi, ona şaşırdım.
-Zübeyir: "Hay senin ben amına koyim, bizde komutan baskın yapıyor sandık, öyle kalkılır mı amk?"
Yerimden kalkmış, yine de videoyu görmek istiyordum. Murtaza telefonu arkasına atmıştı, korkudan komutan baskın yaptı sandı. Ben öyle ayağa fırlayınca, benim telefona ısrarla gelmemi gören Bayram:
Bayram: Amına koyayım, nereden tanıyacaksın böyle çıtırı? bir de ısrarlı şekilde telefona bakmaya geliyor.
Murtaza: Öyle deme oğlum, bu İzmirli vardır bunun tanıdığı çıtır, belki bunu tanıyordur.
Bayram: Doğru diyorsun lan kardeş, göster de baksın. Sesi tanıdık demişti, belki biliyordur bu yavruyu.
Murtaza: Al bak kardeş, o kadar yerinden fırladığın ses, inşallah tanıyorsundur da bize de güzellik yaparsın.
Videoda kız kardeşim yeni elbiseler almış, ayna karşısına geçip tek tek onları deniyor. Bir yandan da anlatım yapıyordu. Videoya dalmış, kız kardeşimi izliyordum. O sırada Murtaza seslendi:
Murtaza: Heyyy oğlum, sana sesleniyoruz, duymuyor musun? Tanıyor musun, tanımıyor musun? Amına koyayım, sen mi İzmirli’sin, biz mi? Belli değil amk, sanki hayatında karı görmedin. Kız çıtır, tamam anladık da bu kadarı da abaza olma amk, daha geleli askere 2 hafta oldu.
He, yok dalmışım.
Murtaza: O nasıl dalma amk, kızı telefonda sikilecek gibi bakıyorsun.
He yok, iyice bakayım dedim de gözüm bir yerden ısırıyor gibi ama tanımıyorum. Büyük ihtimalle İzmir'de oturuyorsa oradan görmüş olabilirim.
Bayram: Nasıl kız ama, güzel değil mi?
Valla güzel kızmış, Allah sahibine bağışlasın, ne diyim.
Araya Ahmet girmişti.
Ahmet: Bahsettiğiniz kızın adı ne?
Murtaza: Zeyneppxx gibi bir şey.
Ahmet: Hee, tanıyorum o kızı. Aynen İzmirli, hatta TikTokçu bir sevgilisi de vardı. Takipçisi kaç şu an?
Murtaza: Bakayım, 7.000 olmuş.
Ahmet: Bak gör, 10.000 takipçiden sonra ifşası çıkar onun. Daha geçenlerde 3.000'lerdeydi, TikTokçu manita yaptıktan sonra 7.000 olmuş. Bir de onun anası vardı, o daha dehşet oğlum.
Bayram: Vay amına koyayım, sen nereden biliyorsun lan bu kadar?
Ahmet: Askere gelmeden önce takip ediyordum onu zaten. Ben ne zaman ifşası çıkacak, onu bekliyorum. O sırada Zübeyir bana sesleniyordu.
Zübeyir: Hele bak kardeş, sizin bu İzmir'de kızlar 2 biraya göt veriyorlarmış, doğru mu?
hem doğru hem yanlış
-Zübeyir: O nasıl oluyor, la kardeş?
Bazı kızlar veriyor, işte bazıları vermiyor, tersliyor. Kulüpten çıktıktan sonra 2 birayı bırak, 2 dal sigaraya veren bile olabilir. O anki duruma göre değişiyor, çoğunun kafası kıyak oluyor zaten.
-Zübeyir: Vay amına koyayım, biz boşuna yaşıyoruz zaten hayatı.
-Bayram: Murtaza, gir şu kızın profilinede, anasını merak ettim şimdi.
Nasıl 2 dakika içinde böyle bir duruma düştüm, anlamamıştım. Bu keko varoşlar beni İzmirli bildikleri için hep hayal dünyasındaki çıtırları sikiyorum olarak algıladılar. Daha çok beni kendi gruplarına katmaya çalışıyorlardı. Sürekli muhabbet, "Karı kız, onu tanıyor musun, bunu tanıyor musun?"a döndü. İşin kötü tarafı, şu anda sohbeti dönen kişiler benim annem ile kız kardeşimdi.
-Murtaza: Vay vay, orospulara bak, bu bunun şimdi anası mı?
-Ahmet: Aynen, annesi nasıl ama?
-Bayram: Tam bir kızıl afet, süt gibi vücudu var orospunun.
-Zübeyir: Dur lan, ben de merak ettim, bana da gösterin.
-Zübeyir: Vay amına koyayım, biri kızıl, biri sarışın.
Zübeyir grup içinde en abazası ama en aptalıydı; Ahmet ise en tecrübeli, biraz daha kendini geliştirmiş, teknolojiden ve konuşmadan anlayan bir tipti. Murtaza ise tam bir abaza kekoydu ama salak değildi. Bayram da öyle, ikisi çok iyi kanka olmuşlardı. İki günde Zübeyir'den bana sürekli sorular geliyordu. Zübeyir malca sorular sordukça diğer gruptaki çocuklar da vereceğim cevabı merak ediyorlardı.
-Zübeyir: Sen bunlardan çok görüyorsundur, şimdi İzmir'de sence hangisi, kızıl mı sarışın mı?
Olaya bak, bana kızıl mı sarışın mı diye soruyorlardı; oysaki biri annem, biri kız kardeşim. Şimdi ne diyebilirdim ki ben bu duruma?