← Ana Sayfaya Dön

GECEYİ DELEN ÇIĞLIK 1

📌 FANTEZİ

BÖLÜM 1: “GECEYİ DELEN ÇIĞLIK”

Ben Eren. 18 yaşındayım. Ne ailenin sözünü dinleyen iyi çocuğuyum, ne de sistemin bana biçilmiş rolleriyle ilgim var. Hayatım boyunca içimde ne taşıdığımı ben bile tam anlayamadım. Ama o gece… Her şeyi başlatan geceydi.

Eren (iç ses): “Doğum günüm. Annem pasta yapmış, babam yine telefonda iş konuşuyordu. Ablam, her zamanki gibi odasında, kalbini parçalayan şarkılarla boğuluyordu. O evde nefes almak bile zordu. Bu yüzden gece dışarı çıktım. İçim kıpır kıpırdı, sanki biri beni çağırıyordu.”

Sokaklar ıssızdı. Ay tepemde, sigaram parmaklarımın arasındaydı. Arka sokaklara yürüdüm, biraz uzaklaşmak istedim. Ve o anda… o çığlık!

Kadın (çığlık atarak): “Bırak beni! Ne istiyorsun?!”

Sesin geldiği köşeyi dönmemle, adamın kadını köşeye sıkıştırdığını gördüm. Elleriyle çantasını çekiyor, kadının gözlerinde korku büyüyordu.

Eren (dişlerini sıkarak): “Hey! Elleri indir lan, yoksa kafanı kaldırımda sayarım!”

Adam bana bir an baktı, sonra kaçtı. Kadın yere çöktü, elleri titriyordu.

Kadın: “Tanrım… Sen… Nereden çıktın sen böyle?”

Yaklaşırken göz göze geldik. Gözleri… ıslaktı ama derin ve sıcak. Altında adamla boğuşmadan dolayı iyice yırtılan yırtmaçlı eteği sexy bacakları ve o diri vücuduyla karşımda Nefes nefese konuşuyordu.

Eren “İyisin değil mi? Sana bir şey yapmadı?”

Kadın: “Hayır… Sağ ol. Gerçekten… Eğer sen olmasaydın…”

O sırada biri daha geldi. Takım elbiseli, düzgün biri. Koşarak kadına sarıldı.

Adam: “Seda! İyi misin? Ne oldu?!”

Kadın başını kaldırdı, beni işaret etti.

Kadın: “Bu çocuk… Beni kurtardı.”

Adam bana yaklaştı. Sert bakışları, sonra yumuşayan sesiyle konuştu.

Adam: “Ben Levent. Biz bilim insanıyız. Ve sen, Eren… Bu gece yalnızca Seda’yı kurtarmadın. Belki de çok daha fazlasını başlattın.”

Daha fazla orda durmak istemedim polis filan geldiğinde ailemin çenesinden kurtulamazsın eve gelir gelmez yaşadığım olayı anlattığım da bile annemin yüreği hop kalkıp hop indi . Bir daha böyle bir şey yapmamam için resmen bana yemin ettirdi .

İKİ GÜN SONRA

Kapı çaldı. Bir kurye, küçük siyah bir kutu bıraktı. Kutunun içinde parlak, gri metal bir saat vardı. Yanında kısa bir not:

“Kaderi değiştiren çocuk, Zaman artık seninle oynamaya hazır. —Seda & Levent”

Ablam Ceren : “Şu saatin havasına bak! Sanki uzaydan gelmiş gibi…”

Babam: “Bozulmasın, takıp da dolanma ortalıkta. Bilim insanlarının hediyesiymiş, dikkatli ol.” Diyerek dalga geçti benimle ..

Ama ben… hissettim. Bu saat sıradan değildi. Takmam gerekiyordu. Ama önce ablam cerenin bugün nişan hazırlıkları olduğu için onları bütün gün alışverişe götürüp ayakçılıklarını yapacaktım .

Akşam olduğunda eve geldiğimde resmen gebermiştim ablam cidden çok şımarık ne istediğini bilmeyen biriydi . 25 yaşında olmasına rağmen büyümüyordu nişanlısı Hakan ise ona bebek gibi davranıp onu daha da şımartıyordu . Odama girip yatağa uzandım daha sonra aklıma gelen saati alıp incelemeye başladım . Yazdıkları not çok hoşuma gitmişti . Saati taktiğim da cidden içimde değişik bir his vardı resmen .

Ve o hisle uyuyakaldım .

ERTESİ SABAH

Gözlerimi açtığımda…

Kendi odamda değildim. Yüzüm… Ellerim… Sesim… Her şey farklıydı. Telaş yapmıştım belki de bir rüyaydı . Bilmiyorum ama o kadar gerçek ki herşey . Ayağa kalkıp odanın köşesinde bulunan aynaya baktım .

Komşumuz nurdan ablanın kocası Hakan abinin bedenindeydim.

Eren (iç ses): “Ne. Lanet. Olsun. Bu. Ne?”

Aynadaki yansımam bana ait değildi. Ve mutfaktan gelen nurdan ablanın sesi… daha da garipti.

Nurdan abla
“Hakan? Hadi ama… Dün gece çok yoruldun galiba… Gel artık yanıma…”

Yorum Yap

Yorumlar