Ön bilgilendirme: Bu bölüm Olben'in ağzından anlatılmaktadır ve gay sahneler içermektedir.
Karan'ın evinden çıktıktan sonra, atıma binerken bir muhafız çıkageldi. Önce bu köyde bir olay olup olmadığını sordu, ben de köylülerin bahar çalışmalarının başladığını artık onlar için yorucu günler başladığını, şaşırtıcı ve olağanüstü bir olay olmadığını söyledim. Muhafız, "İyi güzel, zaten ne yapabilirler ki. Koca kışı atlattıktan sonra köpek gibi açlardır. Gelecek kışı iyi geçirmek istiyorlarsa bu yazı iyi çalışarak geçirmeleri gerekiyor" diyerek kahkaha attı önce. Ben de başımı salladım. Ayrılmak üzereyken, "Ha, söylemeyi unuttum. Muhafız Başı bu bölgedeki muhafızları çağırıyor. Yarın akşam, aşağı köyde buluşuyoruz. Her zamanki gibi" dedi. Ben, her toplantı kelimesini duyduğum zamanki gibi içime bir sıkıntı girdi, ancak yutkunarak "Yine ziyafet mi var?" diyebildim. "Daha fazlası vardır, Muhafız Başı her zaman gelmez, biliyorsun" dedi. "Evet, gelmez" derken başımı onaylamak için salladım. Muhafız giderken içimdeki sıkıntı geçmemişti. Normalde Ostron muhafızlarıyla her konuştuğumda içimi bir sıkıntı kaplar, ama onlar gider gitmez rahatlardım. Mesafeli ve sert cümlelerle sohbeti uzatmamaya çalışırdım. O yüzden, bu toplantının neden olduğunu, diğer aramızda yapılan aylık toplantılardan ne farkı olduğunu soramamıştım bile. Ne fark ederdi ki, muhtemelen ben ve benim gibi Nordonlu devşirme kadın muhafızlarla eğleneceklerdir. Bizi onun için muhafız yapmışlar sanki. Onları eğlendirmek için. Ha, kendileri de birbirleriyle eğleniyorlar. Tuhaf adamlar, şu Ostronlu muhafızlar.
O günü, rotasyonumdaki köyde gezinerek ve bir gölgelikte dinlenerek geçirdim. Nordonlu köylüler, her ne kadar zırhlarımızla korkunç görünsek de içinde kadın olduğunu anladıklarından, benim gibi kadın muhafızlardan korkmuyorlar, aksine hep bir ihtiyacımın olup olmadığını soruyorlardı. O yüzden, diğer Ostronlu erkek muhafızların aksine, oldukça rahat geçiyordu devriye görevim. Zaten hiç olay da çıkmıyordu. Ne olay olabilirdi ki. Gün boyunca boş vaktim de çok olduğu için, yarın akşamki toplantı aklıma geliyordu sürekli ve içimi hemen bir sıkıntı basıyordu. Karan'a yaptırdığım hazırlıkları fark ettiklerini düşünmüyordum. Daha ziyade daha önceki toplantıların anıları kafamda uçuşuyordu. Benim için bu muhafızlığın en kötü yanı da bu toplantılardı.
Şu zırh yok muydu? Madem bir kadına bu zırhlardan giydireceksiniz, memeleri için de boşluk bıraksaydınız. Her hareket edişimde, meme ucum sürtünerek tahriş oluyor. İyice hassaslaşıyor. Mememe bir bez parçası bağlamam da değiştirmiyor, bir süre sonra bez parçası düşüyor ve yine meme ucum sürtünmeye başlıyor. Akşam olsun da şu zırhı çıkarayım diye dört gözle bekliyorum.
Toplantı akşamı, devriye yaptığım köyden ayrılıp, toplantı yapılan köye atımla giderken, arkamdan bana seslenen bir kadın sesi duydum: "Olben! Acele etme.. Daha vakit var!" dedi. Atımı durdurup, kafamı geri çevirdimde, gelenin Suze olduğunu gördüm. Suze de benim gibi, Ostron istilasında kocasını ve ailesini kaybedip, hayatta kalabilmek için Ostronlularla işbirliği yapmasının karşılığını muhafız olarak alanlardandı. Suze'nin yanıma kadar gelmesini bekledim. Bu toplantıyı sordum. Suze'nin de fazla bilgisi yoktu, ama 'Bu gece üzerimizden geçeceklerinden şüphem yok' diye endişeli bir gülümseme ile cevap verdi. Ben de "Ona ne şüphe. Bu geceyi düşünmekten kaskatı kesildim" deyince Suze, "Ben artık bu toplantıları hafızamdan silmeyi öğrendim. Bu geceden sonra, sabah sanki hiç bir şey olmamış gibi uyanacağım. Aklıma getirdikçe çıldırmamamın imkanı yok" diye cevap verdi. Ben de hak verdim, yine de gerginliğimi atamıyordum.
Yol boyunca, biraz eski anılardan konuşup günün gerginliğini attık. Suze'ye hazırlıklarımdan ve çalışmalarımdan henüz bahsedemiyordum. Belirli bir olgunluğa geldikten sonra elbette ondan da yardım isteyecektim. Suze genel olarak, hayattan da fazla beklentisi kalmamış, mevcut şekliyle elindekilerle mutlu olmaya çalışan bir havadaydı. Ben ise, neden daha iyisi olmasın, daha önce daha iyisini görmüştük düşüncesindeydim. Köye girerken, diğer muhafızlarında köydeki toplantı evine doğru gittiklerini gördük. Hepsiyle yakınlaştıkça karşılıklı selam verdik.
Toplantının yapıldığı eve girince herkes önce kaskını, sonra da zırhını sırayla çıkarıyordu. Her yeni gelen muhafız, sıra sıra dizilmiş, kask, kılıç ve zırhların yanına kendisininkini koyuyordu. Zırhları çıkarıldıktan sonra, o koca koca adamlar çelimsiz ve zavallı görünüyorlardı. Davranışları ise, aynı zırhları üzerindeymiş gibi küstah ve kabaydı. Kadın muhafızlar ise, zırhlıyken oldukları gibi mesafeli, soğuk ve dingin davranıyorlardı. Bazı muhafız kadınlar, vücutlarına iyi bakabilmişler, bazıları ise vücutlarının kimi yerlerinde morluklar ve ezilmeler olduğu gibi, süpürgeye dönmüş saçları, bir süredir yıkanamamanın da etkisiyle çürük bir meyveye benziyorlardı. Yine de kadınlıklarının farkındaydılar ve hiç bir şekilde kendilerinin aşağılanmasına izin vermiyorlardı. Erkek muhafızlar, önce birbirleriyle şakalaşıyor, sonra kadınlara da sarkıntılık ettiklerinde, onlardan gelen sert tepkiyle kendilerine geliyorlardı. Muhafız Başı'nın yanında kimse o kadar yılışık davranamıyorduysa da, Muhafız Başı zaten kavga çıkmadığı sürece pek müdahale etmediğinden, çaktırmadan kadınlara sarkıntılık etmeye devam ediyorlardı. Aslında yemek öncesi sarkıntılık, sadece başlangıçtı.
Herkes rasgele, ama mümkün olduğunca yakın arkadaşının yanında olacak şekilde masalara oturdular. Nordonlu birkaç köylü kadın yemekleri ve içkileri servis etmeye başladı. Nordonlu köylüler, hayatlarında belki de tadına bile bakmadıkları görkemli yemekleri muhafızlara sunuyorlardı. Köylü kadınların yüzlerindeki o çaresizlik içindeki imrenme ifadesini unutamıyorum. Yemekler yenilinceye kadar, toplantının konusuyla ilgili bir şey konuşulmadı. Herkes yanındakiyle konuşup, birşeyler anlatmaya çalıştığı için oldukça gürültülü bir ortam vardı. Muhafız Başı yemeğini bitirdikten sonra bir süre bekledi. Çoğunluğun yemeğini bitirdiği kanaatine vardıktan sonra, köylü hizmetçilere işaret ederek ayrılmalarını istedi. Ve sonra genel durumdan bahsettikten sonra, köylülerin bu sene daha çok çalışmaları için baskı yapmamız gerektiğini, iki senedir Nordon savaşının kralın maliyesine ciddi darbeleri olduğunu ve kralın bu savaşı kazanmış olduğu halde zararlı çıktığını, çünkü Nordon'u aldıktan sonra beklediği vergileri alamadığı gibi, muhafız gücü için fazladan masraf yapmakta olduğunu, hatta muhafız sayısını düşürmeyi düşündüğünü ama geçici olarak bundan vazgeçirdiklerini anlattı. Bu arada, Sudron'da köylülerde bir takım hareketlilikten şüphelendiklerini, aynı şeyin Nordon'da olmaması için çok dikkatli olmamızı istedi.
Muhafız Başı konuşmasını bitirdikten sonra, eğlenmemize devam edebileceğimizi söyledi. Hemen muhafızlar çığlık, yaygara ve gürültü ile kahkaha atmaya başladılar. Yuvarlak top yüzlü ve kaba sakallı bir muhafız ayağa kalkıp, "O zaman, hemen bilek güreşi müsabakalarına başlayabiliriz" diye bağırdı. Arkasından herkes onaylamak için "Eveeeet!" diye bağırdı. Hemen bir masanın üstünü boşaltıp, iki tarafına birer sandalye kondu. Her zamanki toplantılarda olduğu gibi, herkes kendi rakibini seçiyordu ve kadın muhafızlar katılmadan önceki gelenekte olduğu gibi, kaybedeni sikiyorlardı. Tabii ki, o yüzden erkek muhafızlar yenebileceklerini düşündükleri için hemen bir kadın muhafız seçiyordu. Şimdiye kadar bir kadının bu toplantılarda bir erkeği yendiği görülmemişti. İşte dün sabahtan beri gergin olmamın sebebi, toplantının bundan sonraki kısmıydı.
İlk eşleşme top sakallı ve biraz kilolu muhafız ile, uzun süpürge saçlı ve zayıf ama dinç görünen bir kadın muhafız arasındaydı. Kadın muhafız, sanki yenileceğini zaten biliyormuş gibi hiç heyecanlanmadan oturdu. Ellerini kavuşturdular ve kadın beklenenden fazla dirense de Top Sakal onu kısa sürede devirdi. Sonra kadın ellerini ovuştururken, onu alarak arkaya doğru ilerledi. Herkes bir sonraki eşleşmeye doğru dikkatini verirken, kadın bir kurban gibi erkeğin önünden ilerideki yatağa doğru yürüdü. Ben de kalabalığı geçerek, onları izlemek için kalabalığın arkasına geçtim. Kadın üstündeki elbiseleri, bir görevi yerine getiriyormuşçasına duygusuzca çıkardı. Diğer kadın muhafızların aksine, am kıllarını almamıştı. Bize, Ostronlu kadınlar düzenli olarak am kıllarımızı almamız öğretilmişti halbuki. Şişko top sakal elbiselerini çıkardığında arkadan sadece zayıf yuvarlak poposu ve koca beli dikkatimi çekmişti. Kadın yatağa uzanıp bacaklarını açtı, şişko top sakal da üstüne çıkıp, eliyle sikini tutarak kadının amına soktu. İkisi de duygusuz gibiydi, ama Top Sakal, sanki bir şey başarıyormuş gibi hissediyordu. Top Sakal çok geçmeden boşalınca biraz hayal kırıklığına uğramış görünüyordu. Kadın da, hemen bitmesinden dolayı rahatlamış gibiydi.
Ben başımı tekrar masaya çevirdiğimde ikinci eşleşme de bitmişti ve bir sonraki eşleşme sivri sakallı, uzun saçlı ve biraz zayıf da olsa yine bir kadından daha kuvvetli görünen bir adamla Suze arasındaydı. Tezahürat ve bağırış, çağırışlar arasında Suze ile Sivri Sakal karşılıklı oturdular. Sivri Sakal otururken, "Hangi deliğinden istersin. Siz kadın muhafızlar gelmeden önce biz sadece birbirimizin götüne kalmıştık" diye güldü. Sude, "Önce beni yen de babalık. Sonra kaymak gibi amımı hak edip hak etmediğini görelim" dedi. Suze'nin iddialı konuşması ilgimi çekmişti. Sivri Sakal bu sözlere daha da hırslandı, "Senin hem amını, hem de götünü sikeceğim, kaltak!" diye bağırdı. Sivri Sakal, kendinden emin bir şekilde masanın kenarına tutunarak Suze'nin elini kavradı. Suze önce sanırım biraz taktiksel olarak ona kolay yenilebilecekmiş gibi rahatlık sağladı, tam o rahatladığı anda da tüm gücüyle masayı diğer koluyla da çekerek tek hamlede Sivri Sakal'ın kolunu devirdi. Masanın etrafındaki herkes çığlık attı, Sivri Sakal hemen itiraz etmeye girişti. Bir kaç erkek muhafız da, yenilgiyi kabul etmesi gerektiğini söyleyince Sivri Sakal mecbur başını eğdi.
Tabii bundan sonrası homurtularla geçti. Öncelikle daha önce hiç bir kadının bir erkeği yendiği görülmediği gibi, kadının yenmesi durumunda ne yapılacağı da bilinmiyordu. Kadınların olmadığı dönemlerde sorun yoktu, yenen yenileni sikiyordu. Bir erkek kadını yenince de sorun yoktu, yenilen sikiliyordu. Ya şimdi ne olacaktı. Suze kazandığı galibiyetin keyfini gülümseyerek ve derin nefesler alarak çıkardı. Etrafa bakıyordu ama, ben ve birkaç kadın dışında onu tebrik eden yok gibiydi. Homurtular kesilmek üzereyken Suze adamı kenara çekmek istedi. Adam direndi. Ben de Suze'ye destek verdim, "Hadi bakalım, galibiyetinin ödülünü alsın" dedim. Tabii etraftan onu nasıl sikecek homurtuları duyuluyordu. Suze kılıcını yukarıya kaldırdı. Galiba kılıcının sapını sokacaktı adamın götüne. Etraftakiler daha çok yenilen erkek muhafızı aşağılamak havasında olduğu için, kimse ne yapıyorsun diye sormadı veya durdurmaya çalışmadı. Sonraki eşleşmeye artık dikkatimi veremiyordum, çoğu muhafız gibi. Suze adamı bir masanın kenarına eğilmesini istedi, sonra da pantolonunu indirtti. Adamın çıplak yuvarlak kıçı dolunay gibi ortadaydı. Ostron kılıçlarının sapı, sonunda yuvarlak top gibi ucu olan sonra tahtadan parmak tutma yerleri oyulmuş yetişkin bir erkek eli uzunluğundaydı. Açıkçası bana büyük geliyordu. Hiç bir muhafızın götüne sokma düşüncesi olmamıştı, ama şimdi aklıma düşmüştü. Suze adamın kıçını araladıktan sonra tükürdü önce. sonra topuz şeklinde ucunu bastırdı. kılıcın keskin tarafından tutamıyordu tabii ki. Bir iki ittirmeden sonra bir kısmı girdi. Kısa bir haykırışla inlese de adam sanki kıçındaki kılıç sapından ziyade yenilmenin acısını daha çok yaşıyordu. Sonra Suze kılıcın sapla birleştiği yerden tutarak bir hamlede sapın tamamını itiverdi. Adam o anda sesli inledi, o tarafa bakmayanlar bile başını çevirdi. Sonra adam kıçında kılıçla doğruldu ve sağa sola doğru kaçıştı. Tabii kıçındaki kılıcın gazabına uğramak istemeyenler de ondan kaçıştı. Adam önce kendi çıkarmak istedi kılıcı ama keskin yerinden tutamıyordu. Bir arkadaşı gülerek ona yardım etti. Sonra herkes diğer eşleşmeye döndü.
Nasıl olduysa, arada iki erkek muhafızın eşleştiği müsabakalar da oldu. Onların bazılarında sanki bilerek yenilmiş erkek muhafızlar da oluyordu. Sanırım onlar, bir kadınla beraber olmaktansa bir erkekle yapmayı tercih edenlerdi. Bunlardan, yanlışlıkla yenenler diğer erkeğin karşısında ereksiyon olmakta zorlandıkları da oluyordu. Suze'nin, sanki diğerlerinden gizli yaparmış gibi arkada bir yerlerde, başka bir erkek muhafızla sikiştiğini gördüm. Nasılsa, tekrar müsabakaya girmeyecekti. Kendisine bir muhafız seçmişti, istediği biri olsun bari demişti belli ki. Döndüğünde, biraz utangaç bir şekilde gülümsedi bana. Sanırım sikişmeden memnun olmuştu.
Yenen ve yenilenlerin sikişmelerini izlerken, kendi ismimin çağrıldığını duymamışım. Israrla ismim çağrılınca masaya hızlıca yürüdüm. Her zamanki olacakları bilerek, ama kendimi ezdirmeden müsabakamı yapmak için oturdum masaya. Karşımdaki, ender sakalsız muhafızlardan biriydi. Sakalı olmadığı için, nispeten daha sakin, kibar ve saygılı görünüyordu. Tabii ki, hiç bir şekilde bir beyefendi sayılmazdı. Bir muhafızdan ne beklenebilirdi ki. Ellerimiz ilk kavuştuğunda hemen yenilebileceğini hissetmiştim. Amacım, bunu ne kadar uzatabileceğimdi. Beklendiği gibi, bileğimi hemen büktü ama pes etmedim. Neredeyse bir dakika kadar bileğim bükülü vaziyette yenilmeden durabildim. Belki de o, benim gözlerime bakarak beni uğraştırmak istedi. Sonunda biraz daha yüklenmesiyle yenildim. Yine her zamanki gibi, mesafeli ve kabullenmiş bir şekilde o bana işaret etmeden arkadaki yatağa doğru yürüdüm. Orada henüz, bir kadın muhafız domalmış ve arkasında bir erkek muhafız sikişiyorlardı. Onlar henüz işlerini bitirmeden, biz soyunmaya başladık. Meme uçlarımın tahriş olmasından dolayı, soyunur soyunmaz önce meme uçlarıma masaj yaptım. Oldukça hassaslaşmışlardı. Soyunduğumuzda, yataktaki kadın ve erkek muhafızlar henüz işlerini bitirmemişlerdi. Ben de beklerken, belki sikişirken bana yumuşak davranır diye, ondan önce hamle yaparak, beni yenen erkeğin önüne çömelerek sikini ağzıma aldım. Çok hoşuna gitti. Diğer sikişen çifte arada bir bakarak, benim sikini emmemin keyfine baktı. Benim sik emiyor olmam, evdeki diğer erkeklerin de dikkatini çekmişti. Gözlerin benim üzerinde toplandığını hissetmiştim. Hatta sikişen çift de fark etti bizi ve bizi izlerken yataktaki erkek boşaldı. Kadın muhafız yataktan kalkarken, ben de ayağa kalktım. Onun yerine geçerken göz göze geldik ve gülümsedik birbirimize. Yatağa uzanıp bacaklarımı açtığımda, üstüme çıktı erkek ve boynumdan başlayarak öpmeye başladı. Normalde hiç bir müsabaka sikişmesinde olan bir şey değildi bu. Tabii, diğer kadın ve erkek muhafızların dikkatini çekmişti. Artık neredeyse bütün evdeki muhafızlar bizi izlemeye başlamıştı. Erkek öpmeye boynumdan memelerime doğru indiğinde meme uçlarıma fazla yaklaştırmadım, çünkü halen çok hassastılar. Yumuşakça memelerimi sıkıştırarak memelerimi öptü. Sonra yavaşça amıma doğru götürdü dudaklarını. Uzun uzun amımı yaladı. Sanırım bu konuda tecrübeliydi. Pek bir muhafızdan beklenen bir hareket değildi. Ben de inleyerek, başını okşuyordum o benim amımı yalarken. Sonra doğrularak üstüme çıktı. Sikini yavaşça amıma sokarken, göz göze geldik. Diğerleri sikişmişken, biz sanki sevişiyorduk. Yavaş yavaş hızlanmasını istedim ve bunu kalçasına arada bir şaplak atarak gösterdim. Bir süre sonra beni çevirdi ve ben de domalma pozisyonuna geçtim. Bu şekilde daha derin ve hızlı gidip gelebiliyordu. İçimin tam dolduğunu hissediyordum. Titreyerek inliyordum ve bu herkesin dikkatini çekmişti. Diğerlerinin yatağımıza doğru yaklaştığını görmeye başladık. Erkeğin de hoşuna gitmişti, herkese böyle bir şov yapmak. Artık etrafımız iyice kalabalıklaşınca erkek sesli gürleyerek boşaldı. Hemen arkasından etrafımızdaki muhafızlar tezahürat yaptılar. Ben biraz utangaç bir şekilde ayağa kalktım. Yanıma gelen bir iki kadın muhafız, beni tebrik etti. Erkek muhafızlar da erkeği tebrik etti. Hızlıca giyindim.
Artık herkes bir şekilde birisiyle sikişmişti. Sikişmemiş olanlar da, en son müsabakalardan sonra sikişti. Zaten bazıları için, erkek kadın fark etmiyordu. Gecenin sonu, özellikle boşalmış muhafızlar için sıkıcı olmaya başlıyordu. Kimisi bir yere kıvrılıp uyumaya başlamıştı. Kimi de biraz daha içki içiyordu. Ben de Suze'nin ve diğer bir iki kadın muhafızın yanına gidip biraz sohbet ettim. Ve hep beraber birbirimize sokularak uyuduk.
Böylece gergin başladığım muhafız toplantısı, beklediğimden daha iyi geçmişti. Toplantının en güzel haberi, yaptığımız hazırlıklardan henüz hiç bilgilerinin olmamasıydı.