Selam, ben Yiğit. 18 yaşında, 1.72 boyunda, 64 kiloda biriyim. Sportif bir vücudum var diyebilirim. Size 16 yaşımda başlayan gay hikayemi anlatacağım. Babam ben daha çok küçükken vefat etmiş. İki ablam ve annem ile büyüdüm. Ablalarım çok bakımlıydılar, onların bu davranışları beni de etkiledi. Ergenlikte daha bacaklarımda kıllar yeni çıkmaya başlamışken, "Gel sana da ağda yapalım, maymun gibi dolaşma!" demişlerdi. Bacaklarıma, koluma, göğsüme, yani götüm dışında neredeyse her yere ağda yaptırmıştım. (Sonraları kendim 'Tüy Dökücü' kullanmaya başladım).
16 yaşıma geldiğimde olgun kıllı erkeklere karşı ilgim olduğunu fark ettim. Sosyal medyada olgun aktiflerin profillerine giriyordum, onlara fake hesaptan yazıp, foto gönderiyordum. Onları bu şekilde azdırmak aşırı zevk veriyordu. Daha ilerisini de düşünüyordum, götümü birisine vermeyi, ama cesaret edemiyordum. Bir süre bu şekilde devam ettim. Götüme haftada bir gün kendim bakım yapıyordum, ağda işini ablalarıma yaptırıyordum ve ablalarımın iç çamaşırlarını gizliden giyerek olgunlara fotoğraflarımı yolluyordum.
Çok azdığım bir gün ablamın dantelli tanga külotlarından birini altıma geçirdim, yatağımda kendimle oynarken sigaramın bittiğini fark ettim. Arka sokaktaki bakkala gidip hem atıştırmalık bir şeyler, hem de sigara alırım diye eşofman giyip çıktım. Zaten geldiğimde kendimle oynamaya devam edeceğim diye dantelli tanga külodu çıkarmadım.
Bakkala giderken iki tane karşılıklı kahve var, oradan geçiyordum. Ordan her geçtiğimde de buradaki olgunların yarakları nasıldır diye geçirirdim aklımdan. Bakkala geldiğimde Yılmaz amca vardı, bakkalın sahibi, genelde o duruyor, bazen karısı Dilek teyze dururdu. Yıllardır aynı mahallede oturduğumuzdan birbirimizi tanırdık, çocukluğumu bilirdi. Bakkala girdiğimde selam verdim, ayaküstü sohbet ettik. Bir paket sigara istedim, o sırada da arkamda bulunan çikolatalardan birkaç tane almak için eğildim.
Tekrar Yılmaz amcaya döndüğümde şaşkın şaşkın bana baktığını gördüm. İlk başta anlam veremedim, çikolataların ve sigaranın parasını ödeyip ayrıldım bakkaldan. Yılmaz amca da ben çıkarken arkamdan kapıya kadar geldi, sonra giderken beni izledi. Ben halen anlam veremedim. Neyse, kahvelerin ordan geçerken yine olgunları düşünürken, yoksa Yılmaz amca çikolatalar için eğildiğimde dantelli külodumu mu gördü diye düşündüm. Biraz da korktum, ya birilerine söylerse diye. Sonra da umursamadım, inkar ederim, yaşlı başlı adam, sapık der geçerim diye.
Eve gelip sigara yaktım ve sosyal medyadan olgunlar ile konuşmaya başladım. Henüz gerçek görüşmeye hazır olmadığım için sadece Sexting yapıyordum, adamlara götümü gösterip kendimi parmaklıyordum. Sonra aklıma yine Yılmaz amca geldi, aslında düşündüğümde tam aradığım bir tipti. 60 yaşlarında, kır saçlı, bıyıklı, göğsünden kılları fışkırıyor, göbekli bir adam. Eğer giydiğim dantelliyi görüp benim arkamdan öyle baktıysa belki de oğlanlara ilgi duyuyor olabilirdi. Tabii bunu gidip direkt ona soramayacağım için zarflamaya karar verdim.
Planımı yaptım. Ablamın kırmızı bir tangası vardı, iki gün sonra onu giydim, üstüme beyaz bir tişört altıma yine bir eşofman. Yılmaz amcanın bakkalına geldim. İçeri girmeden önce de eşofmanımı biraz aşağı çektim, böylece eğildiğimde tanga kesin gözükecekti, onun da görmesini sağlayıp hareketlerini izleyecektim. İçeri girdiğimde yandaki dükkan sahibi televizyoncu Murat amca vardı. O da yılmaz amcanın tipinde, biraz boyu daha uzundu sadece.
Selam verip girdim içeri planımı harekete geçirmek için televizyoncu Murat amcanın gitmesini bekliyordum. Ama neredee, başladılar siyaset konuşmaya. Bunların sohbeti saatlerce sürebilirdi. Ben de Murat amcanın göremeyeceği bir tarafa geçip oyalanıyordum. Yılmaz amcaya baktığımda beni kestiğini fark ettim. Televizyoncu Murat amca ile sırt sırta duruyorduk, bir tek Yılmaz amcanın görüş açısındaydım. Tam vakti deyip yerdeki krakerlerden alma bahanesiyle eğildim. Ben eğilince eşofmanımın da aşağı kaydığını hissettim.
Yılmaz amca o sırada bana baktıysa görmemesi imkansızdı. Birkaç dakika öyle durduktan sonra kalktım. Tekrar ikisinin yanına geldim, "Yılmaz amca bunların fiyatı nedir?" dedim. Bana cevap vermeden televizyoncu Murat amcaya şakayla karışık, "Hadi git işine, sen ne anlarsın siyasetten!" deyip yolladı. Sonra bana dönüp, "Hangisi Yiğitciğim?" dedi. İlk defa 'Yiğitciğim' demişti, bana genelde yeğenim falan derdi.
"Şunlar!" dedim. "Dur bakayım onların fiyat etiketine, ne yazmışım..." deyip tezgahın arkasında oturduğu yerden kalkıp yanıma doğru geldi. Krakerlerin o tarafa götürdü beni. "Benim gözler gitti, göremiyorum, eğil bir bak sen!" deyince ben uyandım hınzırın planına. "Bakayım Yılmaz amca!" deyip resmen adamın önünde domaldım. Götümün hemen arkasındaydı. Ben de salağa yatıp, "Yılmaz amca nasıl yazmışsın, valla okunmuyor, rakamlar belli değil..." dedim ve bakmaya devam ediyormuş gibi yapıp domalmış vaziyette onun tangama bakmasını sağlıyordum.
Bir anda elini eşofmanımın lastiğinden geçirip çekti ve "Yiğitciğim bu ne böyle, kırmızı kırmızı?" dedi eşofmanın arkasından tüysüz götüme ve tangama bakıyordu. "Ne yapıyorsun Yılmaz amca, yapılır mı öyle şey!" deyip düzeldim. Bana, "Gel seninle biraz konuşalım!" deyip gitti, dükkanın kapısını kapadı, açık yazısını da kapalıya çevirdi. Tuttu sonra elimden arka tarafta bulunan depoya götürdü. Eski bir kanepesi varmış, oraya oturdu, beni de çekti karşısına. Ben bu arada heyecandan ve birazdan acaba ne yaşayacağım diye meraktan çatlıyordum. Ama şimdiye kadar yaşananlar o kadar azdırmıştı ki beni, hiçbir şeye karşı çıkmıyordum.
Yılmaz amca yüzüme bakıp, imalı bir şekilde, "Yiğitciğim o giydiğin ne?" dedi. "Neymiş Yılmaz amca, ne gördün?" deyince, "Kırmızı kadın tangası mı giyiyorsun sen?" diye sordu. Ben de, "Kadın tangası değil o, erkekler için de var böyle şeyler, poponun hava alması için!" diye uydurdum. Oysa ki (Evet, ablamın tangası giyiyorum!) desem ne fark edecekti ki?
Yılmaz amca da salağa yatar gibi, "Valla ben kadın tangasına çok benzettim, nasıl bir şeymiş, tam göremedim, görebilir miyim, çok merak ettim?" dedi sırıtarak. Ben de, "Tamam, ama aramızda kalacak!" dedim ve arkamı dönüp eşofmanı dizime kadar sıyırdım. Yılmaz amcaya sırtım dönük bakıyordum, gözleri fal taşı gibi açılmış, ağzı sulanmıştı. Bir eliyle pantolonun üzerinden yarağını düzeltirken diğer eliyle beyaz tişörtümden tutup kendine çekti, geri geri geldim ben de. Yılmaz amcaya halen sırtım dönükken, "Gördün mü?" dedim.
Yılmaz amca cevap vermeden iki eliyle iki göt yanaklarımdan tuttu. Kalbim yerinden çıkacaktı sanki. Yılmaz amca hiçbir şey demiyor, götüme odaklanmış, iki eliyle götümün yanaklarını sıkıp ayırıyor, tanganın incecik ipini kenara çekip götümün pembe deliğini inceliyordu. Sonra bana, "Yiğitciğim erkeklere ilgin varsa bana dürüst olabilirsin, geçen de buna benzer bir şey giyip geldin, gördüm. Birbirimize yardımcı olabiliriz!" dedi.
Bende film kopmuştu zaten, Yılmaz amcanın yarağını istiyordum. Eşofmanım dizime kadar inik vaziyette ona dönüp, "Aramızda kalacaksa, olur!" dedim. "Tabii ki! İkimizin sırrı olacak bu!" dedi. Ben de, "Olgun erkeklere ilgim var, senden çok hoşlanıyorum, ama hiç denemedim, çekiniyorum, her konuda ilkim olacaksın..." dedim. Yılmaz amca kolumdan tutup kendine çekti, kucağına aldı beni. "Hiç merak etme sen, ikimiz de çok keyif alacağız, hiç acımayacak..." derken yanağımdan öpmeye başladı.
Tepki vermedim. Sonra dudağıma geldi. Dudağımı emerken ilk başta tepki vermedim. Sonra keyif almaya başlayıp ben de karşılık verip onun dudaklarını öptüm. "Ohhh! Oğlanım yapacağım seni! Yarrağa doyuracağım seni, götün bayram edecek!" gibi konuşmaya başladı. Böyle konuşması aşırı hoşuma gitmişti. Beni kucağından kaldırıp kanepeye oturttu. Karşıma dikildi, "Hazır mısın ilk yarrağını yalamaya?" dedi. Cevap vermedim, sadece gözlerinin içine bakıp tebessüm ettim ve onaylarcasına başımı salladım.
"Aç bakalım ağzını!" deyip pantolonunu indirdi. Beklediğimden kalın, hafiften kılları uzamış bir yarrak tam ağzımın hizasındaydı. Ben gözlerinin içine bakmaya devam ediyorken, "Hadi bakalım, al ağzına!" dedi. Hiç sakso deneyimim yoktu, ama çok fazla gay pornosu izlemiştim ve genel olarak sakso olayı nedir biliyordum. İlk başta yarrağının başını yalamaya başladım. Sonra dudaklarımı aralayıp başını ağzıma aldım, emmeye başladım. Yılmaz amca ağzıma git gel yapınca ilkin biraz midem bulandı, ama fark ettirmedim ve devam ettim. Hoşuma gitmeye başlamıştı, tuzlu zevk suyunun tadını alabiliyordum...
Yılmaz amca, "Off, harikasın!" deyip (Seni böyle sikeceğim, şöyle sikeceğim!) diye anlatıyor, ben onun yarağını emiyordum. Birkaç dakika sonra, "Ohhh, geliyorum!" deyip boşalmaya başladı. Heyecandan kafamı çekince dölleri yüzüme ve tişörtüme geldi. İçimden (Hay amk!) dedim, ama Yılmaz amca çok mutlu görünüyordu. Yanağımdan bir makas aldı, "Bu günlük sakso yeter, yarın yine gel, ama götünü siktirmeye!" dedi. Ben de, "Bunu düşünmem lazım!" dedim.
Toparlandık ve dükkan kısmına geçtik. Yılmaz amca gidip tabelayı düzeltti, kapıyı açtı, sonra tezgahına geçti. Tezgahın üzerinden de bana ıslak mendil uzattı, üzerimi silmem için. Alıp yüzümü ve tişörtümü sildim. Gideceğimde de, "Al, bunlar benden olsun!" diyerek elime iki paket sigara sıkıştırıp yolladı. O an kendimi muamele sonrası parasını alan orospu gibi hissettim, ama mutsuz değildim.
Eve geçtiğimde direkt duşa girdim. Hem yaşananları düşünüyordum, hem de bundan ne kadar keyif aldığımın farkına varıyordum. Artık tüy dökücü kullanıyordum. Her yerimi temizledim kaymak gibi yaptım. Tüm vücudum hazırdı, göt deliğim dahil, bal dök yala kıvamındaydım. Duşumu alıp banyodan çıktım.
Gece de internetten biraz araştırma yapmaya karar verdim, ilk kez anal ilişki yaşayacaktım. Halen biraz çekinsem de sonuç olarak milyonlarca insan götünü siktiriyordu. Öncesinde ne yapmak gerekiyor, nasıl yapmak gerekiyor diye biraz okudum. Anal temizliğin nasıl yapıldığını öğrendim. Biraz daha araştırıp yattım. Yılmaz amcaya gidip kendimi siktirecektim, karar vermiştim buna :)